Yaşamımızın en önemli ihtiyaçlarından birisi toplumdaki gelişmelerden haberdar olabilmek. Bu ihtiyacı gidermede yüzyıllardır yerel basın mensupları büyük bir misyon üstleniyor.

Kentlerin sesi soluğu konumundaki yerel basın organlarının hayatiyetini sürdürmesi o kentler için ekmek-su kadar değerli.

6 Şubat’ta yaşadığımız deprem sonrasında yerel basın büyük yara aldı. 26 gazeteci hayatını kaybederken, yüzlerce gazete, tv kanalı, web sitesinin ofisleri enkaz altında kaldı.

Deprem bölgesindeki meslektaşlarımızın tekrar mesleklerini yapabilmeleri adına “Yerel Basın Yaşasın” isimli bir kampanya başlatmıştık. Daha önceki yazılarımda sizlere bu kampanyamız hakkında bilgiler vermiştik.

“Yerel Basın Yaşasın” kampanyamızla aynı adı taşıyan 24 sayfalık bir gazete çıkardık. Gazeteye ilan vererek çok sayıda sivil toplum kuruluşu, belediye ve firmalarımız destek oldu. İlan vermeyen ancak kampanyaya nakdi ve ayni yardımda bulunan çok sayıda firmamız vardı.

Bu yardımlar bize ulaşınca bilgisayarlar, fotoğraf makineleri, laptoplar ve yazıcılar alarak Hatay’ın yolunu tuttuk.

İzmir-Hatay uçuşumuz iptal olunca Adana üzerinden Antakya’ya ulaştık. Yol boyunca TIR’lar deprem bölgelerine konteynırları taşımaya devam ediyordu. İskenderun ve Antakya’da çadırkentler ve konteyner kentler bizi karşıladı.

Hataylı meslektaşlarımızla Antakya merkezde buluşacak bir mekan kalmadığı için Hatay Büyükşehir Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Nida Yılmaz, Serinyol’da bir mekanda buluşmamızı organize etti.

Hataylı meslektaşlarımızın ortak söylemi, “Kahramanmaraş depremi en çok Hatay’ı vurdu” Hataylı gazeteci dostlarımız depremde yaralarının geç sarılmaya başlandığı ile ilgili de sitemlerini dile getirdiler.

Hataylı meslektaşlarımıza bilgisayarlarını ve fotoğraf makinelerini teslim ettikten sonra Antakya merkeze geçtik. Depremin Antakya’nın merkezinde yol açtığı yıkımı gözlerimizle görünce hepimizde büyük bir hüzün dalgası oluştu. Antakya’da depremde hayatını kaybeden resmi kayıtlara göre 23 bin insanımızın mezarlarını ziyaret ettik ve fatihamızı okuduk.

EMD İzmir Şubesi Yönetim Kurulundaki arkadaşlarım Mete Tamer Omur, Kadir Kemaloğlu ve Halime Büyükyüksel ve “Yerel Basın Yaşasın” gazetesinin fikir babası İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi M. Güçlü Güler ile Adana’ya doğru dönüşe geçtiğimizde hepimiz “İyiki bu çabanın içinde olmuşuz” dedik. Projemize destek veren her kuruma, firmalarımıza, meslektaşlarımıza teşekkürlerimizi ilettik.