
Dünyada önemli siyasi ve ekonomik değişimler yaşanıyor. Globalleşmenin etkisi azalırken, Donald Trump’ın ilk döneminde başlayan milli ekonomilere dönüş hareketleri, ikinci döneminde daha da yaygınlaşarak yeni bir emperyalist dönemin sinyallerini veriyor. Öte yandan, yapay zekâ her sektörde giderek daha fazla etkisini gösteriyor ve insan gücünün yerini akıllı robotlar almaya devam ediyor.
Bu değişimler doğal taş sektörünü de doğrudan etkileyecektir. Küresel ekonominin en büyük belirleyicileri olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin Halk Cumhuriyeti, doğal taş ticaretinde de başlıca aktörler olmaya devam etmektedir. ABD, dünya genelinde doğal taş ithalatının yaklaşık %23’ünü gerçekleştirmektedir. Türkiye’nin doğal taş ihracatında ise Çin’in payı, geçmişte %56 seviyelerine kadar yükselmiştir.
Bu gelişmeler ışığında, ABD Ekonomi Bakanlığı’nın 2017-2023 verilerini üçer yıllık dönemler halinde inceleyerek yeni gelişmelerin etkilerini değerlendirmek daha sağlıklı olacaktır. Aynı zamanda, aşağıda paylaştığım tabloların okuyucular tarafından yorumlanmasını da önemsiyorum.
ABD’nin doğal taş ithalatında en büyük üç tedarikçi Türkiye, Çin ve İtalya’dır. Bu ülkeleri Kanada ve Meksika takip etmektedir. Hindistan ise son altı yıl içinde ABD ithalatındaki payını artırmıştır.
ABD, Meksika ve Kanada’dan yapılan ithalata %25, Çin’den gelen ithalata ise %10 gümrük vergisi uygulama kararı almıştır. Bunun üzerine bazı Çinli firmalar, ihracatlarını Tayland üzerinden yaparak vergiden kaçınma yoluna gitmiştir. Meksika ve Kanada için böyle bir alternatif mümkün olmadığı için, bu ülkelerden ABD’ye yapılan ihracatın, vergi uygulanmayan ülkelere kayması olasıdır.
Bunun yanı sıra, Kanada’nın doğaltaş ihracatının büyük bir kısmı, aslında başka ülkelerden ithal edilerek yapılan re-export işlemleridir. Bu durumda, Kanada’daki ithalatçı firmalar, tedarikçi ülkelerde farklı yapılanmalara gidebilir. Geçmişte de benzer durumlar yaşanmıştır ve şu temel kural geçerliliğini korumaktadır: “Ticaret, siyasi engeller tanımaz.”
Çin, inşaat sektöründe düşük faizli krediler açmadığı sürece, geçmiş yıllardaki yüksek blok taş ithalatı seviyelerine ulaşamayacaktır. Ayrıca, Çinli bazı firmalar doğal taş ocak işletmeciliğini öğrendikten sonra ülkelerine dönerek yeni ocaklar açmış ve yüksek navlun maliyetlerinden kurtulmuşlardır.
Türkiye İçin Fırsatlar ve Tehditler
Daha önceki makalelerimde de belirttiğim gibi, Türkiye sahip olduğu geniş renk ve desen çeşitliliği, gelişmiş teknolojik altyapısı ve deneyimli iş gücü ile doğaltaş sektörünün en önemli üreticilerinden ve yönlendiricilerinden biri konumundadır. Yakın coğrafyasından ithal edeceği taşlarla işlenmiş nihai ürünler üreterek bu süreci daha da avantajlı hale getirebilir.
Türk doğaltaş ocak üreticileri, geçmişte Çin’de yaşanan gelişmeleri dikkate alarak Hindistan ile ticari ilişkilerinde temkinli politikalar izlemelidir. Öte yandan, Mısır ve Fas gibi gelişmekte olan ülkeler, devlet destekleri ve düşük maliyet avantajları ile doğal taş ihracatlarını artırma çabasındadır.
Bu gelişmeler, dünya doğal taş pazarındaki değişimleri yakından takip etmemizin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Sektörümüzün bu süreci iyi yöneteceğine ve başarılı çalışmalarıyla geleceğe güvenle ilerleyeceğine inanıyorum.
Yazarın Diğer Yazıları
> Başarıya Ulaşmanın Anahtarı Umut ve Planlama 04.01.2025
> Neden Üçüncü Madencilik Şûrası? 02.12.2024
> DOĞALTAŞ İHRACATÇISI KOBİLER ALARM VERİYOR 19.08.2024
> Doğal Taşı Dövize Çeviren Sektör 01.08.2024
> Amerika Doğal Taş Pazarında Neler Oluyor? 01.06.2024
> Yetkin mühendislik, yetkin mimarlık ve felaketler 09.03.2024
> Erzincan’da Altın Aşkı Göz Yaşı 20.02.2024
> Türkiye birinci yüz yılının ekonomik temeli madenlerimizle atıldı 30.11.2023