Yetkin Berberoğlu ve İnsan hayatını ilgilendiren ‘Sarı notlukta’ ne yazıyordu?..
Hayatımız Maden Çalıştayı nasıl geçti?
Mermerci olmasaydı, Dolandırıcı olur muydu?
İZFAŞ Genel Müdürü Canan Karaosmanoğlu Alıcı’nın sektörü ilgilendiren açıklamaları.
Gündem yoğun olunca yazı da uzun oluyor. Ama sıkılmadan okuyacağınız bu yazı dizimizde kıssadan hisseler içinde hayatımıza umarım anlamlı ve faydalı dokunuşlar sunar.
Yetkin Berberoğlu ve İnsan hayatını ilgilendiren ‘Sarı notlukta’ ne yazıyordu?..
Gece zifiri karanlıktı, içim bunalıyor, ruhum sıkılıyordu. Hastaneden gelen haberler beni üzüyordu. Kıymetli hayat arkadaşım, kıymetli eşime böbrek yetmezliği tanısı konmuştu.
Afyon Kitap Fuarıyla mücadele verirken, topluma karşı hem sorumluluğumuzun ağırlığı bir taraftan, bir taraftan da gelen olumsuz haberler içimizi karartmıştı.
Zaten kayınbiraderimin böbrek yetmezliği rahatsızlığı vardı, bu hastalığın insanı nasıl tükettiğini yakından bilmekteydim. İşte bu yüzden hastaneden gelen haberler geceyi zifiri karanlık gösteriyor, işte bu yüzden ruhum sıkılıyordu.
Beni yakından tanıyan dostlar iyi bilir, hayatım boyunca akrabalarımın hastalıkları ve iyileşmeleri için uğraşmışımdır.
Sağlıkçı dostlarım üzerine alınmasın, gerek doktor arkadaşlarımızı gerekse hemşire arkadaşlarımızı, hatta bakıcıları veya hizmetli arkadaşlarımızın hepsini ama hepsini çok seviyorum.
Tün bunlara rağmen hastane koridorlarından da bir o kadar nefret ederim, Allah kimseyi düşürmesin. Ne kadar nefret edersem edeyim bu koridorlardan bir türlü kurtulamadım, kimi zaman annemi, kimi zaman babamı, kimi zaman, kayınpederimi, şimdide kayınvalidem ve kayınbiraderimi bu koridorlara götürmek zorunda kalıyorum.
İşte bu zifiri karanlıklarda bir dost sesi, beni devamlı arıyor, rahatsızlık ve tanı hakkında bilgi alıyor, getir hanımını burada baktıralım diyordu.
Zifiri karanlık gecelerin dostu, Yetkin Berberoğlu’ndan başkası değildi. Kitap fuarının karmaşası bir tarafa, hastane koridorlarının karmaşası bir tarafa, yorgunluğumuzu alan ve üzüntümüzü paylaşan bu dost sesi bizi kendimize getiriyordu.
Yetkin Beyle, mermer konuşmuyor, ihracattan bahsetmiyor, çıkar hesabı yapmıyorduk. Acıyı ve çözümü konuşuyorduk.
Bu ve buna benzer hasletler hayatımızda gittikçe azalıyor, bu güzelliklere sahip çıkmak gerekiyor en güzeli ise SAMİMİYET.
Evet bu karanlıklardan sıyrılınca kendimize gelince hanımımın hayatını ve sağlığını yoluna koyunca işimize gücümüze bakar olduk.
Hatta bu arada yetkin Beyle küçük bir gönül kırgınlığına sebebiyet verdim. Evet Yetkin Bey’in bu samimiyetine karşılık ben onun o ince ve zarif yüreğini incitmeyi başardım.
Kırıldı bana arayan telefonları aramaz oldu. Eşle dostla haber yolladık ama kırgınlığı geçmedi. Hadi zamana bırakalım biraz unutulsun dedik. Ta ki madencilik Çalıştayına kadar ..
Davet İstanbul’dan İMİB’den geldi.
Hazırlıklarımızı yaptık, Hayatımız Maden Çalıştayı yıllardır yapılamıyordu. Kaçırılmayacak bir fırsattı.
İstanbul’a yola çıkmadan Yetkin Bey’i aradım, kafamda bu kırgınlığa son vermek vardı. İstanbul’a girer girmez Yetkin Bey’in asistanından yer bildirimi istedim.
Navigasyonu açtık ama açmaz olaydık; navigasyon bizi Şişli, Esentepeye götüreceği yere, önce Mecidiyeköy’e, sonra Tarlabaşı’na, sonra Taksim Meydanına götürdü.
İkinci defa yer bildirimi istedik.. Adresi bulmak bizim randevuyu en az iki saat attı attı ama Yetkin Bey’i görünce yorgunluğumuz kalmadı. Önce biraz kızar gibi oldu, sonra yenen yemek ve içilen kahvelerle dostluklarımız bir kez daha sağlamlaştı.
Yanımda oğlum ve yeğenim vardı, sohbet esnasında gözümüz masada küçük notluklara takıldı. Yetkin Bey’in ofisine gidenler bilir, yetkin bey her olayı küçük not kâğıtlarına yazar ve işi biten notluğu çöpe atar…
Lakin tek bir sarı kağıt vardı, tam ortadaydı. Üstünde ne mi yazıyordu? Bakın ne yazmış Yetkin Bey.
TURQUOİSE NE OLDU HANIMININ DURUMU ??
Evet sarı kâğıtta iki soru işareti de çok önemli anlamına geliyordu. Bu sarı kâğıdın Yetkin Bey’den aldım ve oğluma dönüp bu kâğıdı sen muhafaza edeceksin, bak biz annen rahatsızken Yetkin Bey’le telefonda devamlı hasbihal ederdik, bu sarı kâğıdı kaybetme ve dostluklarını bunun gibi kur dedik.
Yetkin Bey’le kucaklaşıp yolumuza devam ettik. Bedenimiz başka yerlerde de olsa yüreğimizin dostlarımızla olması bizi mutlu etmeye devam ediyor.
Hayatımız Maden Çalıştayı Nasıl Geçti?
Şişli ve Beşiktaş arası çok kısadır, hemen Beşiktaş’taki Conrad otele yerleştik, hemen toplantı yapılacak salona geçtik, sektöre canlı yayın sözü vermiştik. Bu yüzden hemen gerekli teçhizatı düzenleyip hazır kıta bekledik.
Çok güzel bir çalıştay oldu. Emeği geçenlerin eline sağlık, yalnız tek bir huşu gözüme takıldı. Mermer sektörünün oturumu son oturumdu ve oturumun da yapılacağı salon değişiyordu.
Bu program bütünlüğünü bozabilcek bir durumdu. Daha küçük bir salon ve az katılımla yapılan bir oturum oldu, hoş amacına ulaşmış mıdır elbette ki ulaşmıştır amma keşke İMİB başkanının mermerci olduğu bir platformda ilk oturum bizim olabilseydi, keşke daha büyük olan ana salonda bu yapılabilseydi. Her şeye rağmen Turkuaz TV’den canlı canlı olarak sunduğumuz çalıştay verimliydi. Emeği olan herkesi hem tebrik eder , hem de teşekkür ederiz.
Mermerci olmasaydı, Dolandırıcı olur muydu ?
Tüm bu yoğunluğumuza rağmen Turkuaz TV olarak programlarımızı da atlamadan yapmaya çalışıyoruz, sektör konuşuyor programımıza farklı simalar ve farklı düşüncede olan kişilere mümkün mertebe söz hakkı vermek istiyoruz.
Benim İscehisar’da çok sevdiğim hatta sevgimden dolayı YİĞENİM dediğim birisi vardı. İsmi Hüseyin PEKTAŞ, mermer işi yapar kendisi, Hüseyin Bey’in babasıyla ve ailesiyle de gönül dostluğum vardır.
Hüseyin, mermerin içinde doğmuş bir kişidir. Etrafında sevilir ve sayılır, deli doludur, hatta iş olduğu zaman çılgın bir kısrak gibidir, kati suretle işten ve ticaretten korkmaz.
Gecenin bir yarısı arar “Mehmet Abim, ya kasa fiyatları arttı sizden tık yok, mazot fiyatları arttı, işcilik arttı, navlun arttı” diye feryat eder.
Yine böyle günlerden bir gün beni aradı sitem üstüne sitem ediyor. Belli ki maliyet artışlarından canı yanıyordu.
Ben de “ne bağırıp duruyorsun, gel bunları ekrana söyle” dedim.
Tamam abim söylerim dedi. Program günü geldi çattı programa aldık harbide sözünü budaktan esirgememiş, kendine has şivesiyle, deli dolu yüreğiyle konuştu da konuştu, sıkıntıları birebir yaşayan birisi olarak sektörün her katmanında bulunan ve birebir mücadele eden birisi olarak açık yüreklilikle anlattıkça anlattı.
Bu kadar sıkıntının içinde bir soru sordum.
Mermerci olmasaydın ne olurdun diyerek.
Cevap şok etkisi yarattı.
Mermerci olmasam, dolandırıcı olurdum dedi
Düşünebiliyor musunuz bu Anadolu delikanlısı, o kadar bunalmış o kadar bunalmış ki, taşı sıkıp suyunu çıkaran bu delikanlı, bürokrasi, siyaset ve maliyet artışları karşısında pes etmek üzere. Evet Hüseyin’den dolandırıcı olmaz ama Hüseyin’in çektiği sıkıntıları tek kalemde cevaplayacak bundan daha iyi bir cümlede kurulamazdı.
Çünkü artık memleketimizde dolandırıcının bile özlük hakları var, ama iş verenin hiçbir hakkı yok.
Teşekkürler Deli Yürek Hüseyin, sen ve senin gibiler sayesinde bu ülke yenilmeyecek inşallah.
İZFAŞ Genel Müdürü Sayın Canan Karaosmanoğlu Alıcı’nın sektörü ilgilendiren açıklamaları.
Marble danışma kurul toplantısından sonra Turkuaz TV ekranlarında, her cumartesi yayınlanan, Sektör Konuşuyor programına konuk olan İZFAŞ’ın başarılı Genel Müdürü Canan Karaosmanoğlu Alıcı ile sohbetimizde dikkatimi çeken noktalardan bir tanesi, Canan Hanımın İZFAŞ’a hakim olması ve aynı zamanda ekibinin de konusunda uzman kişilerden oluşmasıydı. Marble 2022 her zamanki gibi mart sonu nisan başı yapılacak, Marble 2023 ise ramazan bayram sonrasına bırakılacak. Kesin ve net tarih açıklayan fuarlar arasında başı çeken İZFAŞ bu yıl İzmir ekonomisine de hatırı sayılır bir fayda sağlayacak. Bir yıl içinde yani 365 günde 31 fuarı hedefleyen ve planlayan İZFAŞ, İzmir halkına 10 günde bir fuar sloganıyla İzmir halkına ve İzmir esnafına ilaç gibi gelecek.
Canan Hanımın sektörü ilgilendiren mesajlarına gelince, en çok makine ve teknoloji üreticilerinin kapalı alana C holüne salınarak yıllardır kangren haline gelmiş bir meseleyi mutlulukla sonlandırması oldu. Bir diğer konu ise ağustos ayında yapılan fuara katılanlara %40 indirim hakkı sunduklarını söyledi, lakin ağustos ayındaki fuara katılmayıpta, hak kaybına uğramadan yerini muhafaza etmek isteyen firmların da haklarının korunduğunu, ama dolara endeksli fiyat artışından bir şekilde yansıyacağını ifadelendirdi.
Evet bu ayki köşe yazımız biraz uzun oldu ama umarım sıkılmamışınızdır.