Yeniden LozanTurkuaz Gazetesi

21.12.2024 - 19:46

Yeniden Lozan

Yeniden Lozan
Son Güncelleme :

01 Ağustos 2023 - 14:37

Bu güne kadar iktidar ve elinde bulundurduğu azgın medya, maalesef okumayı sevmeyen, kendisine her söyleneni inanan halkımızı “LOZAN ANLAŞMASINDA gizli maddeler var, bunlar 2023 yılında yani anlaşmanın yüzüncü yılında sona erecek, ondan sonra ülkedeki tüm madenleri ve petrolleri çıkarıp en kısa sürede köşeyi döneceğiz” fikrine yapılan çok büyük algı oyunları sonucu  inandırdı.

Bu yanlış bilgi nereden nasıl çıktı bilmek de mümkün değil.

Bu yanlış bilgiyi yalanlayan bir resmi kurum olmayınca halkın büyük kısmı bu şehir efsanesine inandı. Hatta buna inanan iktidar yandaşı kişiler, özellikle medyada bu yanlış bilgiyi kesin doğruymuş ve bu madde yazılırken kendiside sanki oradaymış gibi savunmaya başladı. Bu konuda resmi kurumlar özellkile bir şey yapmıyorsa, en azından bu konuda bilgi sahibi birilerinin çıkıp bu bilginin tamamen yanlış olduğu kamuoyuna doğru bir şekilde açıklaması gerektiğini inandığımdan bundan yaklaşık 1 yıl önce bir yazı kalem aldım.

Madenleri LOZAN anlaşmasından dolayı üretemiyoruz iddiası, “Türk’ün Türk’e, bu gün için elimizden eski kötü yöneticilerden dolayı bir şey gelmiyor olsa da, gelecek için umut vadeden KARA bir propaganda”dır.

Bu yanlış bilgiye körü körüne inanlara şunu sormak gerekiyor, günümüzde ülkemizde bu anlaşmadan dolayı hiçbir madencilik faaliyeti yapılmıyor  mu.  Eğer söylediklerinde bir parça doğruluk payı olsa ülkemizde bu gün hiçbir madencilik faaliyetinde bulunmamız gerekiyor değil mi. Demek ki bu bilgi tamamen yanlış. Bunu nereden anlıyoruz.

Ülkemizden 2022 yılı içinde yaklaşık 6 milyar dolayında maden üretip yurt dışına sattık, çimento ve seramik hammaddelerini de göz önüne alırsak yaklaşık 50 milyar dolarlık madeni de üretip yurt içinde tükettik de ondan anlıyoruz. Yani yılda yaklaşık 56 milyar dolarlık maden üretim kapasitemiz var. Yıllık GSMH’nın yaklaşık %8’lik bölümü madencilik sektörü tarafından üretilmektedir.

Ürettiğimiz madenler kendimize yetmediği için yurt dışından birçok kalem maden de ithal ediyoruz. Aslına bakarsanız ülkemiz iyi bir maden ithalatçısı. Ürettiğimiz madenden daha fazlasını yurt dışından ithal ediyoruz. Ülkeden üretilen taş kömürü, demir, bakır, kurşun, çinko ve kalay özelliklede petrol ve doğalgaz bize yetmediği için bunların ithalatı için her yıl yurt dışına yaklaşık 60 milyar dolar ödeme yapıyoruz.

Ülkemizdeki kömürü, bakırı, demiri, kromu,  MERMERİ ve özelliklede yılda 1.2 milyar dolarlık bor’u LOZAN  anlaşmasında  madde var diye üretemiyor muyuz. Hayır tam tersi Somada, Tunçbilek’te, Elbistan’da ve bir çok linyit kömür havzası ile Zonguldak Taş Kömürü havzasında KÖMÜR üretiyoruz. Ülkemizin birçok yerinde özelliklede Burdur-Denizli-Muğla üçgeninde KROM üretiyoruz. Artvin Borçka’da BAKIR, Sivas Divriğ’de DEMİR, Kütahya, Eskişehir ve Bursa civarlarında Bor ve ülkenin birçok yerinde kaliteli MERMER üretiyoruz.

Maden üretiminde LOZAN anlaşmasından kaynaklana hiçbir engel yoktur, bu gün Lozan anlaşmasının 100 yılı bitti madencilik sektöründe dünden bu güne değişen bir şey varmı. Tabiki var seçim öncesi gaz çıkardık, jelibol bulduk, gabarda petrol bulduk, hatat birçok madeni içinde barındırean ismi bilinmeyen maden bile bulduk ama seçim sonrası bunların hepsinin hayal oldugunu petrole ve gaza gelen okkalı zamlarla anladık.

Madencilik sektöründe esas engeli bizim bürokratlarımız maden üreticilerine çıkartmaktadır.

Madenciliğin önemi ülkemizde henüz anlaşılamadı. Her secim öncesi halka umut vermek için iktidar partileri ülkenin her yerinde petrol, gaz, altın, bakır (hatta bazı eski belediye başkanlarımız JELİBON) bulduk diye kendi kontrolü altındaki yandaş medyaya asparagas haberler yaptırır. Ama iş üretime geldi mi madencinin önüne birçok bürokratik engel çıkarılır.

Ülkemizde uzun yıllardır süren enflasyon ile son yıllarda sık aralıklarla tekrarlanan ekonomik krizin iki temel nedeni vardır, bunlardan birincisi ve en önemlisi her ne olursa olsun bir şeyler üretememek (bir şeyler üretmek için varını yoğunu ortaya koyan yatırımcının önüne de bürokratik engeller çıkarmak) ve devletin aşırı israfıdır. Her türlü mal ve hizmeti üretemeyen, ürettiğinden fazla tüketen, nüfusu hızla artan, gereksiz ve lüzumsuz sırf politik çıkarlar için devlet sektörüne aşırı memur ve işçi alan ve devletin elinde bulunan ve oldukça adaletsiz olarak dağıtılan lojmanlar ile makam araçları saltanatı sayesinde oluşan enflasyon ile ekonomik krizler maalesef  ülkemizde son yıllarda kronik hale gelmiştir.

Kriz ortamından çıkışın ve enflasyonu yenmenin ilk ve temel prensibi üretmektir. Ne olursa olsun üretmek ve ürettiğini de dünya ölçeğindeki değerine pazarlayabilmektedir.

Dünya kurulalı beri ön önemli artı değer üretilen iki sektör vardır, bunlardan birincisi kişilerin günlük ihtiyacını karşılayan tarım diğeri ise sanayileşmenin ve teknolojinin temelini oluşturan madenciliktir. Sanayileşmenin ve teknolojinin temelini oluşturan ve artı değer üreten madencilik sektörü ise hammaddenin bulunduğu alana bağlı olduğu için farklılıklar arz etmektedir.

Petrol hammadde olarak bulunduğu ülkelerin gelişmişlik düzeyine bakmadan o ülkeleri zengin etmiş halkın refah seviyesini yükseltmiştir. Bulunan her türlü hammadde günün teknolojisine uygun yöntemlerle üretilir ve pazarlanırsa bulunduğu ülkenin ekonomisine büyük katkı sağlar. Her hammadde için dünyada rezervlerinin ve üretimin büyük kısmını elinde bulunduran ülkeler bu fırsattan en iyi şekilde yararlanmaktadır.

2023 yılı nihayet geldi. Halkımıza bu güne kadar yanlış bilgi verenler, LOZAN anlaşmasının gizli maddeleri artık kalktı. Bu günden itibaren tüm madenler bizim ve üretmek için kimseden izin almayacağız öylemi. O zaman bi zahmet bu ülkenin yeraltı zenginliklerini dünyadaki en son teknolojileri kullanarak yeryüzüne çıkarıp halkımızın hizmetine bir an önce sokun. Bu halkın refah seviyesini yükseltin, alım gücüne güç katın, enflasyon altında ezilmesine göz yummayın.

2023 yılının gelmesiyle birlikte yaklaşık 20 yıldır halkın dilinde olan “LOZAN ANLAŞMASINDA gizli maddeler var, bunlar 2023 yılında yani anlaşmanın yüzüncü yılında sona erecek, ondan sonra ülkedeki tüm madenleri ve petrolleri çıkarıp en kısa sürede köşeyi döneceğiz” yalanında sonuna gelindi.

Dünyada çıkan savaşların en büyük nedeni yer altı ve yer üstü zenginlikleri ele geçirmek içindir bunu sakın unutmayalım.  Eğer biz bunu yer altı zenginliklerini kendimiz üretip yeryüzüne çıkarmayı başaramazsak ülkemizin yer altı zenginlikleri başka gelişmiş ülkelerin iştahını kabartır.

Bu ülkenin sanayileşmesi için tüm yeraltı zenginliklerimizi kendi imkanlarımızla yeryüzüne çıkarmak ve ondan en gelişmiş makine ve parçalarını üretmek zorundayız. Bunu başarabildiğimiz taktirde dünyanın en güzel kara parçası olan ANADOLU’da sonsuza kadar var olabiliriz.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız