Ege ihracatçı Birliklerinin İhracatın yıldızları töreninde askerin ne işi var diyenleri duyar gibiyim!
Ülkemizin etrafı ateş çemberiyken benden farklı bir manşet atmamı beklemeyin, elbette ki köşemin konusu Ülkemizin asker ve generalleri olacak, ülkesi için mücadele ederken iç ve dış düşmanlara karşı dik durabilenlerin konusunu işleyeceğiz.
Hepimiz bir ordu ve bu ordunun Kuvayı milliye askerleri kadar kutsal işler yapıyoruz. Bu kadar güzel ve ulvi iş yapan ihracatçılarımıza ne desek azdır.
Elbette ki bu kadar güzel iş yapan insanların içinde çürük elmalarda var ve olacaklarda, ama işini iyi yapan ve bu ülkeye katma değer katan ihracatçılarımız bunları elbette içinden söküp atacaktır.
Benim gözümde hakkıyla üreten ve mücadele eden her ihracatçımız, bu memleketin bir askeri, bu memleketin generali ve bu memleketin kaderidir.
Ege ihracatçı birliklerinin ödül töreninde bu asker ve generalleri hep birlikte görme şansı elde ettim.
Hatta öyle güzel enstantaneler vardı ki, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları gözümün önüne geldi. Duygulandığım anlar oldu.
Kurtuluş savaşında nasıl ki 25 Ağustosu 26 Ağustosa bağlayan gecede Afyonkarahisar’ın Kocatepesinden bu ülkenin kurtuluşu başladı ise ekonomi kurmaylarımızda o günkü Kuvayımilliyeciler gibi bu ülkenin var olma savaşında en önde mücadele edenler kadar güzel ve ulvi bir mücadele veriyorlardı.
Afyonlu olmam münasebetiyle az da olsa ayrımcılık yapacağım umarım hoş karşılarsınız.
Bir ara Megamer Mermerin ortaklarından Halil SAV’ın çağrısı ile Afyonkarahisarlı ihracatçılar toplu fotoğraf çektirmek için toplandılar ve bu güzel kareyi ölümsüzleştirdik.
Tarih tekerrür eder gibiydi. 25 Ağustosta Afyonda başlayıp, İzmir de sonlandırılan bu mücadele, Ege İhracatçı Birliklerinin toplantısı sayesinde, yine İzmir’de sonlandırılmıştı.
Tasarruf tedbirleri nedeniyle, şaşalı otel salonları tercih edilmemiş, Ege İhracatçı Birliklerinin üst kattaki konferans salonunda tören düzenlenmişti
Hepimiz balık istifi gibi üst üsteydik, kamarayı sığdırsak tripotu sığdıramıyorduk, hatta bazı seyircilerin önünü kapatıyor, bazı anlar olmadık yerden çekim almak zorunda kalıyorduk. Umarım kimseyi kırmamışızdır. Kırdıysak bile inanın kimse halinden şikâyetçi değildi veya bize anlayışlı davrandılar.
Hepsinin yiyeceği bir lokma ekmekken. Onlar bu ülkenin öz varlıklarına katma değer katmak için savaşıyorlar.
Trilyonluk anlaşmalara imza atıyorlar ama ülkemizin bu zor günlerinde de mütevazılıktan vazgeçmeyip daha çok çalışıyorlardı. İşte böyle bir salon bize sırça saray gibi geldi.
Çünkü bir yılın değerlendirmesinde ihracat şampiyonları ödüllerini almak için bir aradalardı. Senede bir kerede hatırlansalar onların gözlerindeki ışık görülmeye değerdi.
Güzel tarafı ise ödül alan firmaların yöneticilerinin yaş ortalaması 30 -35 arasındaydı.
Yeni nesil ne kadar güzel ve donanımlı geliyordu. İnşallah önümüzdeki yıl ödül alanların sayısı kadar rakamlarımızda artar.
Köşemin başlangıcında ülkenin askerleri, askerlerin generalleri demiştim salonun beşte biri general beşte biri amiral beşte biri albay ve yarbay diye ayırmayacağım.
Salonda Ege ihracatçı birliklerinde görev yapmış eski başkanlarda vardı, onlarda ödül verenler arasındaydı, Arslan Erdinç ve Mevlüt Kaya da bu generallerdendi. Eski başkanlardan İsmail Alimoğlu da davet edilmiştir, ama muhtemelen gelemedi. Keşke olsaydı.
Gelelim Kuvayımilliye ruhuna, zaten bu ruh olmayacak ülkemizdeki bürokrasiye, bunca engellemeye, hatta bunca rüşvete karşı bu işler yapılmaz.
Ama bu memleketin askerleri, bunca sıkıntıya rağmen bunu başarıyor ülkesine istihdam ve döviz kazandırmaya vergisini ödemeye devam ediyor.
Ben ödül alan veya alamayan büyüğünden küçüğüne kadar bu ilkede taş üstüne taş koyan herkese teşekkür ediyorum.
Şahsımı etkileyen ödüllerden bir tanesi de yüksek katma değerli ürünlerde ihracat şampiyonu olan Halil SAV’dı.
Halil kardeşimin ödül alması neden etkiledi derseniz kısaca anlatayım.
Halil kardeşim gibi yüksek katma değerli ürün konseptine emek harcayan bir çok duayen ve, sivil toplum örgütü var.
İzmir mermerciler Derneği, Mualla Günay Hanımefendi, İzfaş, Rahmetli Yusuf Türkmen, rahmetli Recep keleş, Prof. Dr Faruk Çalapkulu, İscehisar mermer meslek yüksekokul müdürü Liyaattin Yeşilkaya, rahmetli, İsmail Bayram’ın bu ödülde emekleri çoktur.
İzfaş enternasyonal fuarından, mermer fuarına geçiş sürecini sevgili hocam Faruk Çalapkulu ile yaptığımız videolu söyleşide anlatmıştık. (Prof. Dr. Faruk Çalapkulu hocam Unvan kullanmadığı için ara sıra Faruk Hocam diye yazıyorum)
İzmir mermerciler odası başkanı Rahmetli Yusuf TÜRKMEN ve arkadaşlarının gayreti ile İzfaş’tan ayrılan mermer fuarı öne çıkmaya başladıktan sonra, mermer fuarımız dünya markası olmayı başardı.
O günün sevgi yolu ve bu gün ise Yusuf Türkmen yolu olarak bilinen yolda başlayan bu hikâyenin kahramanlarından bazıları hayatta bazıları ise rahmetli oldu. Rabbim rahmetli olanlara rahmetini esirgemesin, sağ olanlara da sağlık ve güzel yaşamlar nasip etsin.
İSMAİL BAYRAM VE FARUK HOCA…..
Eski İscehisar Belediye Başkanı Rahmetli İsmail Bayram başkan olduktan sonra, Esnaf oda başkanı Ahmet sav, Mermerciler Dernek başkanı Metin Mercan ve Belediye meclis üyeleri ile kısa bir toplantı yaptı. Toplantının amacı, ilçedeki küçük esnafı yani atölyeci dediğimiz hamam kurnası ve tuvalet taşı yapan ustaları İzmir fuarına götürmekti.
Ama nasıl olacaktı, herkes hamam taşı, herkes kurna yapıyordu.
Eğitimleri, ekonomileri, durumları buna müsait değildi.
İşte burada devreye memleketini ve insanlarını seven ne kadar iş insanı sivil toplum örgütü ve yönetici varsa seferber oldular. İlçede adeta bir seferberlik, adeta bir imece başladı.
Hatırladığım kadarıyla o günün belediye meclis üyeleri, Ahmet Yılmaz, Ramazan Demirel, Orhan Tetik, Remzi Özcan, Muharrem Çakmak, Ümit çelikten, Necmettin Ayyıldız idi.
Bunlara maddi ve manevi destek ise Mehmet çakmak, Sami Uysal, Halil Öksüz, murat Dikmen, Şuayip Demirel, Adnan Demirel, Ali Rıza Türk, Ekrem Demirel, Abdurrahman Tetik, Mehmet Alimoğlu gibi ekonomisi iyi sözü geçen duayenlerden gelirdi.
Eğitim görsellik, görevlendirme gibi konularda hepimizin tanıdığı Faruk Çalapkulu Hocam ve Liyaaddin Yeşilkaya hocamız emek harcardı.
Dokuz Eylül üniversitesinde görev yapan Faruk hocamız ve AKÜ de görev yapan Liyaadin hocamız ile İsmail Bayram ve Ahmet Sav başkan atölyecileri heykeltıraşlarla, ve sanatsal yapılarla buluşturmaya başladılar. Ben nereden biliyorum, çünkü o yıllarda bu işin ayakçılığı ve sekretaryası bende idi. Rahmetli İsmail Bayram çok iyi bir yöneticiydi.
Beni hep ayak işlerinde kullanır, ama bana ‘sen benim danışmanımsın’ derdi. İşin açıkçası şaka bir tarafa, İsmail Bayram ve o günkü ekiplerle çalışmak büyük keyifti.
Çıkılan bu yolda, fuar alanında Sevgi yolunda ücretsiz temin edilen stant ile sonradan bu yol, Yusuf Türkmen Yolu olarak ismi büyükşehir belediye meclis kararıyla değiştirilmiştir. Atölyecilerin el emeği göz nuru eserleri sergilenmeye başlandı.
Artık atölyeciler her fuara bir yıl önceden hazırlanıyor adeta bir serenomi düzenliyorlardı. Her biri diğerinden kıymetli bu eserler müthiş rakamlara satılıyordu. Hatta bazı atölyeciler bedava yeri bırakıp kendi stantlarını ana hollere taşıyordu.
Fuar alanın yerini değişmesiyle, el sanatları ve atölyecilere yeni fuar alanı verilmemişti, lakin dönemin ve şimdiki afyon İscehisar mermerciler Dernek başkanı Muharrem Çakmak’ın ve yönetiminin girişimleri ile bu gelenek ana fuar alanında devam etti.
İşte bu atölyecilerden bir tanesi de kıymeti kardeşimiz Halil Sav dır.
Çamurun içinde yüksek katma değer yaratarak, yüksek katma değerli ürünlerde ihracat şampiyonu olabilmenin haklı gururunu yaşamıştır. İnişli çıkışlı bir hayat, ülkesinin cevherlerini en yüksek katma değerle ödüllendirmiştir. Elbette ki bu konunun kahramanı çok tur hepsini tek tek yazmaya kalksam inanın sayfalar yetmez.
Ama ben şöyle özetliyeyim size o günün sivil toplum örgüt başkanları, yönetimleri, belediye meclis üyeleri, sponsor olan iş adamlarımız, kamyonunu ve vincini veren sanayicimiz, hatta dernek sekreteri rahmetli Abdil abimiz, inanın bu öykünün kahramanları o kadar çoktur ki, Basmahane sokaklarında kafası hoş gönlü mahoş olan arkadaşlarını toplayan Abdil muhtarlara kadar kıymetli arkadaşlarımız vardır.
Ben ülkeme katma değer katan 7sinden 70 ine kadar emeği olan tüm kuvayimilliyecileri bir kez daha tebrik ediyor ve ülkemizin bu zor günlerinde yılmamaları gerektiğini hatırlatarak, Cumhuriyet Bayramımız Kutlu olsun
Hoşça kalın dostça kalın diyorum.