Donald Trump’ın ikinci kez ABD başkanı seçilmesi, Türkiye’nin doğal taş ve maden ihracatını çeşitli yönlerden etkileyebilir. ABD, Türkiye’nin en büyük doğal taş pazarlarından biridir ve Trump’ın önceki döneminde ticari engeller konusunda çelişkili politikalar izlemişti. Yeni dönemde ABD-Türkiye ticari ilişkilerinde belirsizliklerin azalması durumunda, mermer ve diğer doğal taş ihracatımız artabilir. Ancak, Trump’ın Çin ve Avrupa Birliği ile olan ticaret politikaları, dolaylı yoldan Türkiye’yi de etkileyebilir. ABD’nin Çin’e uygulayabileceği ek gümrük vergileri, Çinli firmaların Türkiye pazarına daha fazla odaklanmasına neden olabilir ve rekabeti kızıştırabilir.
Çin’in DeepSeek Başarısının Küresel ve Türkiye’ye Yansımaları
Çin merkezli yapay zeka girişimi DeepSeek’in geliştirdiği R1 modeli, düşük maliyetli ve yüksek performanslı yapısıyla dikkat çekiyor. Bu gelişme, ABD merkezli teknoloji devlerinin hakimiyetini sarsarak, yapay zeka alanında yeni bir rekabet ortamı oluşturdu. DeepSeek’in başarısı, yapay zeka modellerinin daha az kaynakla daha verimli bir şekilde geliştirilebileceğini gösterdi. Bu durum, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için de fırsatlar sunuyor. Daha düşük maliyetli yapay zeka çözümleri, Türkiye’nin teknoloji sektöründe rekabet gücünü artırabilir ve yerli girişimlerin önünü açabilir.
Çin’in Üretimdeki Üstün Başarısı ve Doğal taş – Maden Sektörüne Etkileri
Çin’in üretimdeki büyük kapasitesi ve teknolojik ilerlemeleri, tüm sektörlerde olduğu gibi doğal taş ve madencilik alanında da etkili olmaya devam ediyor. Son yıllarda Çin, mermer ve doğal taş işlemede ileri teknoloji kullanarak düşük maliyetle yüksek kaliteli ürünler sunmaya başladı. Bu durum, Türkiye’nin pazardaki konumunu zorlayabilir.
Ancak, Türkiye’nin sahip olduğu doğal kaynakların çeşitliliği ve Avrupa’ya yakınlığı, rekabet avantajı yaratabilir. Katma değerli ürünlere yönelmek ve ileri işleme teknolojilerine yatırım yapmak, Türkiye’nin Çin karşısında daha dayanıklı olmasını sağlayabilir.
Sonuç ve Öneriler
Trump’ın yeniden başkan seçilmesi ve Çin’in yapay zeka ile üretim alanlarındaki atılımları, Türkiye için hem fırsatlar hem de zorluklar barındırıyor. Türkiye, ABD ile ilişkilerinde diplomatik kanalları açık tutarak ve stratejik iş birliğini güçlendirerek olası gerilimleri minimize edebilir. Aynı zamanda, yapay zeka ve teknoloji alanlarında Çin’in deneyimlerinden faydalanarak kendi kapasitesini artırabilir. Üretimde ise katma değeri yüksek ürünlere odaklanarak ve yenilikçi çözümler geliştirerek küresel rekabette avantaj elde edebilir. Bu süreçte, kamu ve özel sektör iş birliği ile Ar-Ge yatırımlarının artırılması ve nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi kritik öneme sahiptir.
