Doğal taş sektörü olarak kocaman bir aile olduk, bu ailenin ister istemez STK’ları da büyüdü. Resimleri gerçek olan merter escort escort kadınları açısından her zaman en doğru adres. STK’lar artınca başkanlar, başkanlar artınca, başkan yardımcıları da arttı. Yani aile kocaman olunca makamlar ve mevkiler kadar sorunlarda arttı.
TÜMMER, ihracatçı birlikleri, dernekler, platformlar, büyükler, duayenler, gençler, yeni yöneticiler birde kalbinde hizmet etmek isteyenler diyerek, çoğaldık da çoğaldık.
Şükür Bu Günlerimize
Buraya kadar bir şey yok, her şey o kadar güzel gidiyordu ki! Nasıl olduysa sektöre sanki nazar değdi. Bürokratların yaz boz tahtası haline getirdikleri yeni maden yasası ve genelgeler canımıza ot tıkadı.
Gücü olan sektördeki yatırımcılar ise kimi zaman Sektör STK’larından, kimi zaman siyasilerden destek alarak sorunlarını çözmeye çalıştılar.
Allah var bizim STK’lar da kurdukları platformlar ve temsilcilerle haklarımızı sonuna kadar aradılar.
Birbirinden kıymetli bu insanların hepsine teşekkür etmek boynumuzun borcudur.
Nazar Nasıl Değdi
Düne kadar yan yana omuz omuza mücadele veren, işini aşını hatta eşini, ailesini bırakıp sektör için koşturanlara, yani STK’lar da görev alan temsilcilere nazar değdi, hem bu nazar öyle böyle değil.
Lafı Uzatmayayım
İMİB Başkan Yardımcı ve TİM Sektörler Konseyi Temsilcisi (Başkanı) Rüstem ÇETİNKAYA’nın Cumhurbaşkanlığında yapılan toplantıda sektör adına davet edilmesi, sorunlarını dile getirmesiyle bu nazar değdi.
Belki de bu süreç baştan beri böyleydi, bilemeyiz! ama hepsi de sektör adına güzel bir davanın parçalarıydılar.
Külliyede sorunları ve çözüm önerilerini dile getiren Rüstem Çetinkaya sektörden bir kısım insanın takdirini kazanırken, bir kısım sektör temsilcisi de usul hatası olduğunu, sıkıntı çıkabileceği endişesine kapıldı ve bu anlamda da harekete geçti.
Bakın Rüstem Çetinkaya, külliyede neler söylemiş. Bir önceki Turkuaz Gazetemizde yayınlamıştık.
Madencilerden 4 Çözüm Önerisi
Cumhurbaşkanı’na sundukları çözüm önerilerini dile getiren Çetinkaya, “İlk önerimiz; Ruhsat güvenliği. Ruhsat güvenliği, sağlam temelleri olan bir olgu olarak yeni yasada yerini almalı. Yasa maddeleri düzenlenirken bu esasa göre düzenlenmeli. Maden ruhsatları mülkiyet hakkı gibi sağlam bir yapıya kavuşturulmalı.
Diğer bir önerimiz ise; Maden yatırımcısı, mevcut yasaları göz önünde bulundurarak fizibilite çalışmaları yapıyor. Ancak yasadaki aleyhte değişiklikler bu fizibiliteleri olumsuz etkileyebilir. Bu durum yatırım ortamı bakımından sorun teşkil edebilir. Buna yönelik bir düzenleme gelebilir.
Üçüncü önerimiz ise; Maden ruhsatları izinleri için tek adres Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı MAPEG olmalı. Son önerimiz ise; Maden ruhsat izinleri güvenlik soruşturması süreçleri uzun sürüyor. Bu süreçlerin mümkün ise bir miktar daha hızlandırılmasını arz ediyoruz” diye söyledi.
Türk Mermerinin Algısını Yükseltmeliyiz
Mermer sektörünün ihracat rakamlarına değinen Çetinkaya, “Sektör olarak 2019 yılını 4,3 milyar dolar ihracatla kapadık. Bu yılın ilk beş ayında salgın nedeniyle ciddi düşüşler oldu. Ancak ‘Yeni Normal’ in başlangıç tarihi olan 1 Haziran itibariyle yeniden toparlanma sürecine girdik. Yıl sonunda bir önceki yılın rakamlarını yakalamamız zor. Açığı hemen kapatmamız hayalcilik olur.
Buradaki temel hedefimiz dünyada Türk mermerinin algısını daha yukarılara çekmek olmalı. Tıpkı ürünlerimiz gibi, algımız da birinci sırada yer almalı. Bu algıyı sadece satış yaparak yukarılara taşımamız zor. Satışın yanına pazarlamayı da eklememiz gerekiyor. Bu iş topyekûn bir sektör hareketi olmalı” demiş.
Siz ne düşünürsünüz bilmiyorum, herkesin bildiği ve herkesin söylediklerini söylemiş. İyide bunca patırtı neden çıktı? Sektör bu habere çok olumlu tepki vermesine ve takdir etmesine rağmen, EİB ve İMİB başkanlarının tepki vermesi ister istemez akıllarda soru işareti bıraktı.
Bunca Patırtı Bence Seçimler Yaklaştığı İçin Çıktı
Kimse kırılmasın, kimse gücenmesin. Ben Sayın Başkan Aydın DİNÇER’ i de çok severim. Aydın beyin beyefendi kişiliği, olaylara hakimiyeti fevkalade güzeldir. Ege İhracatçı Birlik Başkanı Sayın Mevlüt Kaya’yı da çok severim. Üstelik Mevlüt beyin insan sevgisine hayranımdır. Herkesi görünce ‘ben seni çok severim’ diyerek söze başlaması, samimiyeti toparlayıcılığı bizlere örnek olmaktadır. Ama inanın her iki başkan ve diğer üyelerin istifası sanki boş yere oldu. Sektördeki her iş insanımız birbirinden kıymetlidir, kırıcılık ve olumsuzluklardan uzakta bir yıl geçirmek hepimiz için lazımdır.
Belki etki ve tepki için yaptığınız ama keşke yapmasaydınız. Çünkü sizin istifalarınız görselde kaldı.
Gelelim istifalar neden görselde kaldı konusuna. Kalmamış da olabilir, belki siz amacınıza ulaşmışta olabilirsiniz. Ama ben sektörün avantajı açısından bakarak bu istifalar görselde kaldı cümlesini kullanıyorum. Çünkü sektörün size olan güvenini ve verdikleri yetkileri sen ben kavgasıyla yıpratmamanızda fayda görüyorum.
TİM, biliyoruz ki; İhracatta en büyük STK’dır.
Bu STK ya bağlı 61 ihracatçı birliği var, bu birliklerin bünyesinden oluşan 27 sektör var.
Bunlardan bir tanesi de maden. Yani mermer sektörünü ilgilendiren meslek gurubudur. Bu guruba yani MADEN MESLEK KONSEYİNE de İstanbul İhracatçı Birlikleri, Ege İhracatçı Birlikleri Ve Batı Akdeniz İhracatçı Birliklerinin delegelerinin arasından seçimle (atamayla değil, özellikle seçimle ve verilen oylar ile) TİM Meslek Konseyine bir kişi seçilir.
Bu üç ihracatçı birlik delegelerinin oyu ile temsil hakkı kazanan ve TİM sektör konseyinde görev alan bu arkadaş, üç ihracatçı birliğini de temsil ile görevlendirilir, yani işin açıkçası bu üç birliğinde başkanı konumuna gelir.
TİM deki en üst temsil kurulunda olan bu arkadaşlara da kimse temsilci veya başkan yardımcısı diye hitap etmez ve başkanım diye hitap eder.
Yani sektör temsilcisi veya TİM sektörler konseyi başkanı protokol esasına göre en üst sıradadır.
Bakanlıklarda veya Cumhurbaşkanlığında veya TİM in eş değerinde olan uluslararası herhangi bir meslek örgütüyle yapılacak toplantılarda veya karşılamalarda bu 27 meslek örgütünün temsilcileri, bir başka deyimle delegelerin seçtikleri başkanlar temsil eder.
Bu durumda Cumhurbaşkanlığının daveti üzerine Yasal kanunlara göre sektörümüzü temsil eden Sayın Rüstem Çetinkaya ve TİM yetkilileri bir usul hatası yapmamış bilakis doğru bir davranış sergilenmiştir.
İMİB de Başkan yardımcısı olduğu kadarda, TİM de sektör konseyi başkanı olarak görev aldığını unutmamak lazım..
Yani istifalar bir işe yaramaz. Yaramadığı gibi sadece sektöre vakit kaybettirir.
Umarım bu basın toplantıları itibarsızlaştırma operasyonuna dönüşmez. Çünkü hepimiz aynı geminin içeresindeyiz. STK’lar da herhangi bir amaçla görev alan veya görevlendirilmiş herhangi bir iş insanının itibarsızlaştırılması sektöre hiçbir şey kazandırmaz, bilakis bu sektöre uzun vadede olumsuz olarak geri döner.
Köşemin başlığında ‘Sektörümüzdeki Bermuda üçgeni’ örneğini vermem bundan kaynaklanmaktadır. Yoksa birbirinden kıymetli bu dostlarımın bu yanlışları ortak platform da çözebilecekleri inancını korumak istiyorum.
İnsan sevgisiyle dolu olan toplantılarda kürsüye çıktığı her konuşmasında insan sevgisini, ben değil, biz kavramlarını dilinden düşürmeyen ve her gördüğü meslektaşına ben seni çok seviyorum diyerek söze başlayan toparlayıcı bir başkan olan Mevlüt KAYA gibi birisi varken değil Bermuda üçgeni, şeytan üçgenleri bile işe yaramayacağına inanıyorum.
Muhtemelen bu kısır çekişme ilk başta olduğu gibi dostlukla sonuçlanır.
Lakin biz çoğaldıkça sektörde olmayıp ta sektörün gücünden faydalanmak isteyen kurtlar ve Arslanlar da çoğaldı.
Ulusal Arslanlardan bir tanesi bizim ihracatçı meclisimizdeki sektör temsilcilerimizin istifa haberini yaptı. Yapılan bu haberden çoğumuzun haberi vardır.
Ekonomi gazetesinin öncülerinden olan ekonomi dünyasında saygın bir yeri olan Dünya Gazetesinin, muhabirleri de tam bir Arslan parçasıdır, tam bir kurttur, haberin kokusunu alsınlar yeter. Gerisini siz onlara bırakın.
Bu Arslanlardan bir tanesi de kıymetli meslektaşlarımızdan, Dünya gazetesi muhabiri İmam Güneş’ti. İmam Güneş haberin kokusunu alınca, bu istifaları gazetesine taşıdı. Ben Kıymetli meslektaşım Sayın İmam GÜNEŞ’ ide telefonla arayarak, rızasın alarak haber kupürlerini ve ismini kullanma izni aldım. Şahsıma göstermiş olduğu güven ve mesleki dayanışma için kendisine buradan da teşekkür ediyorum.
Helal olsun ellerine sağlık gazetecilik bu işte. Bu haberi sektör gazeteleri veya sektör yayın organları olarak biz yapsaydık, eminim en az yüz kişi arar ve siz ne yapıyorsunuz kendinize gelin, keseriz reklamları falan derlerdi.
Bazı konuların aydınlatılması ve sektöre birebir dokunabilmek için akla ilk olarak sektör yayın organları gelir. Biraz sitem etmek, tüm bunları yan yana koyduğumuzda, hakkımız olsa gerek. Merak etmeyin, sitem etsek te kol kırılır yen içinde kalır.
Sektör yayın organlarından birisi olarak görevimizi yaparız.
Pandemiye rağmen sektör yayın organlarıyla alel – acele Zoom üzerinden düzenlenen basın toplantısı ile ortalık toparlanmaya çalışıldı.
Elbette böyle yapılması gayet doğal elbette etrafı toparlayacağız, elbette sektör menfaatine kalemlerimizi konuşturacağız.
Amma azıcıkta sektördeki STK başkanları da çamurlu yolları kimle yürüdüklerine, zor günleri kimle atlattıklarına ve kara gün dostlarını da unutmamalı değil mi? Bu toplantıya Ankara da olmam nedeniyle katılamadım. Ama Gazetemizden Sayın Zeliha ERTEK katıldı.
Toplantının ana teması, Rüstem ÇETİNKAYA ve yapılan istifalardı. Toplantı da hem istifa vardı, hem de görevimizin başındayız mesajı vardı. Yani ortalık toparlanmaya çalışıldı. Bu toplantının ve gelişmeleri gazetemizin 6. sayısında bolca okuyabilirsiniz. Umarım toparlanma devam eder.
TİM’ den istifa haberi aşağıdaki gibi basında patlayınca ortalık toz duman oldu
Herkes ama herkes arayıp, Mehmet Bey senin haberin vardır. Diyerek bize soruyor, telefonlarımız susmuyordu. Bölünme ve ayrışmaya sebep oluruz diyerek pozitif cevaplar veriyor ve sektöre zarar gelmesin diyerek haber yapmıyorduk. Ta ki, düzenlenen basın toplantısına kadar.
Bakın basında ilk patlayan haber nasıldı?
Basın da ilk yazılan haber dünya gazetesinde aşağıdaki küpür de ki gibi yer aldı.
İşte ilk patlayan haber böyleydi, bunun üzerine Aydın Dinçer başkanımızın ve Mevlüt Kaya başkanımız sektör yayın organlarının temsilcileriyle ZOOM üzerinde bir toplantı yaptılar. Elbette ki sektördeki gazeteci arkadaşlarımız bu haberleri yayın organlarında paylaştı ve paylaşacaklarda.
Basın toplantısı yapılırken veya yapıldıktan sonra kurt gazeteci boş durmadı ve Dünya gazetesinde bu sefer 2. Haberi patlattı…
Haberin bire bir aynısı aşağı da ki gazete küpüründe yer almaktadır.
Bu arada sektör yayın organları da haberi yaptılar…
İyide şimdi adama demezler mi! ‘Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu
Aydın Dinçer yine aynı ulusal gazetede Sektör Kurulu’nda yer alan İMİB, EMİB ve BAİB Yönetim Kurullarının görevlerine devam ettiklerini belirterek, “Bireysel davranışların sergilenmesini önlemek amacıyla TİM Maden Sektör Kurulu çatısı altında faaliyetlerimizi yürütmeme kararı aldık” dedi.
Olayları kişiselleştirmektense güne farklı bakmak için bazı yöntemlerim vardır, siz kıymetli okuyucularımızla da bu yöntemleri paylaşmakta fayda görüyorum.
Köşeme Şebnem Ferah tarafından seslendirilen ve bunaldığım zamanlarda dinlediğim güzel bir şarkı ile devam etmek istiyorum.
Günün yorgunluğu, sizi de bunalttıysa birde siz dinleyin. Size de tavsiye ederim. Ne dersiniz bu güzel şarkı günün yorgunluğunu alır mı? Bir dinleyin bakalım belki seversiniz ve sil baştan deyip, yaşananları unutup hayatı sıfırlayıp yeni baştan başlarsınız. Şarkının linkini aşağıya attım sözlerini de altta bulabilirsiniz.
SİL BAŞTAN
Gücün var mı? sevgilim
Derin sularda inci tanesi aramaya
Cesaretin kaldıysa
Hala benle aşktan konuşmaya
Söyle canım sevgilim
Hayat bize oyun oynuyor olabilir mi?
Yorgun gibi bir halin var
Duyguların karışık olabilir mi?
Sil baştan başlamak gerek bazen
Hayatı sıfırlamak
Sil baştan sevmek gerek bazen
Her şeyi, unutmak
Sil baştan başlamak gerek bazen
Hayatı sıfırlamak
Sil baştan sevmek gerek bazen
Her şeyi, unutmak
Sanki bugün son günmüş gibi
Dolu dolu yaşamak istiyorum ben
Her ne çıkarsa yoluma
Selam verip yürümek istiyorum ben
Sil baştan başlamak gerek bazen
Hayatı sıfırlamak
Sil baştan sevmek gerek bazen
Her şeyi, unutmak
Sil baştan başlamak gerek bazen
Hayatı…
Umarım biraz dinlenmişinizdir.
Şarkıyı Buradan indirebilirsiniz : https://muzikmp3indir.com/sebnem-ferah-sil-bastan-muzik-mp3-indir-4319
Ne dersiniz bu çatışmadan sağlam dostluklar çıkabilir mi?
Herkesi seven ve ben değil biz ilkesiyle hareket etiğini, her platformda dile getiren, insan sevgisiyle dolu Mevlüt başkanımız bu konuyu çözebilir mi. Bence çözer.
Göreyim seni başkanım sarı öküzü verme, sarı öküz demişken ben birde sarı öküz hikayesi ile köşemi noktalamak istiyorum.
Umarım yaşam arkadaşlarımız olan hayvanlardan örnekler kullandığım için kimse alınganlık göstermez, tüm dünyanın dilinde olan bu benzetmeler, tamamen iyi niyetle yapılmış benzetmelerdir.
Otlakların birinde, bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenemediği için bir çare düşünmüşler.
Topal aslan, yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış. Öküzlerin lideri Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış: “Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün, buraya sizden özür dilemek için geldik. Biliyorum, bugüne kadar sizlere zarar verdik ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o sarı öküzde. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de, barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizinle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, sizde kurtulun ve yine barış içinde yaşayalım”.
Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküzü’ ü aslanlara vermişler. Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.
Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk’u istemişler: “Gördünüz mü ne kadar barış severiz. Sizleri de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Sizlere saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa, sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim”.
Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk’u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.
Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sayıları azaldıkça sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar ise küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane dahi ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, “verin bize şunu, yoksa karışmayız” demeye başlamışlar. Öküzler, birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, “Ne oldu bize, nerede kaybettik bu savaşı? Oysa, vaktiyle ne kadar güçlüydük” diye sormuş.
Boz Öküz, Benekli Öküz’ ün sözlerini hatırlayarak, gözleri nemli “Biz demiş, Sarı Öküzü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı. Sarı Öküz’ ü vermeyecektik…”
Sektörümüzün güzide temsilcileri, seçimlere daha bir buçuk yıl varken; birbirlerini etten püften meselelerle meşgul ederek nefeslerini boşa harcamamalıdırlar.
Görev ve sorumluluğa talip olanlar, bir dakikalarını dahi boşa harcamayarak, sektörümüzün sorunları ile ilgilenmesi lazım. Bunlarla vakit kaybetmeyelim. Olayları kaşıyarak Bermuda şeytan üçgenini çevirmek isteyenlere fırsat vermeyelim.
Bu zor günlerimizde, mermer sektörünün sorunları ile dertlenen görevi başındaki sektör temsilcilerimize başarılar diliyor ve kötü günlerin bir an önce sona ermesini temenni ediyorum.
Şebnem’in SİL BAŞTAN şarkısıyla özetlenen duruma METALICA’nın “NOTHING ELSE MATTER” şarkısıyla yanıt vermek en kestirme yol olacak diye düşündüm:
https://www.dailymotion.com/video/x1a5f3e