
Bu yazıyı Müvekkilim Rüstem ÇETİNKAYA hakkında çıkartılan asılsız dedikodular ve bazı iftiraların artması üzerine kaleme alıyoruz. Bu yazının Müvekkilime inanan, güvenen; gerek maden sektöründeki gerekse sosyal çevresindeki tüm dostları ile paylaşılmasını temenni ediyoruz.
Önce doğru bilinen yanlışları sıralayarak başlamak gerekiyor. Basında, Müvekkil hakkında ortaya çıkan haberlerin hiçbiri gerçeği yansıtmamaktadır.
Müvekkilim “Uyuşturucu imal etme ve ticareti” suçlamasıyla hiçbir zaman karşı karşıya kalmamıştır. Bu konuda soruşturma kapsamında Müvekkile hiçbir suçlama yapılmamakla birlikte en ufak şüphe uyandıran bir soru dahi sorulmamıştır. Lakin kasıtlı ve kötü niyetli olarak, hatalı bilgiler barındıran bir bülten basına verilmiştir.
Müvekkil; TCK’nin 220. ve 282. Maddeleri kapsamında suçlanmaktadır. Yani “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama” suçları isnat edilmiştir. Örgüt suçlaması da gerçeklikle bağdaşmadığı bilindiği halde kasıtlı bir şekilde eklenmiştir. Zira örgüt olarak adlandırdıkları grup içerisinde yer alan kişilerin bir kısmı, Müvekkil gibi hiçbir suçu olmayan, beyaz yaka, şirket çalışanlarıdır. Diğer şahıslar ise Müvekkilin tanımadığı ve hiçbir zaman iletişimin olmadığı şahıslardır.
Basında yer alan diğer bir hatalı bilgi ise “döviz bürosu” hususundadır. Müvekkile döviz bürosu üzerinden kara para aklama suçlaması yapılmamıştır. Müvekkilin hissedarı olduğu bir döviz bürosu bulunmaktadır ve bu döviz bürosu 20 SENE ÖNCE KAPANMIŞTIR.
Bu büro, maalesef, daha önce Müvekkilin beraat ettiği dava sebebi ile hala hisselerinde kaldırılamayan ihtiyati tedbir kararları gereği 20 senedir tasfiye sürecini tamamlayamamıştır. Yani 20 senedir tasfiye edilmeyi bekleyen, hiçbir faaliyeti olmayan, mecburen boş beyanname vererek tasfiye sonucunu bekleyen, sadece ismi döviz bürosu olan bir şirketten ibarettir.
Maalesef sadece ismi var olan bu şirket üzerinden, basına; kasten, kötü niyetlerle bilgiler verilerek Müvekkil hakkında itibar suikastı düzenlenmiştir.
Devamla, basında fotoğraf ve videolu paylaşımları yapılan, yüksek değere sahip; saat, altın, para, takı gibi “Milyonlarca TL” olarak tabir edilen eşyalar MŰVEKKİLE AİT DEĞİLDİR.
Ev arama tutanağında, Müvekkile ait olmadığı çok net olmasına rağmen bu varlıklar, Müvekkilin evinden çıkmış gibi lanse edilmiştir.
Müvekkilin evinde yaklaşık olarak 15 bin Euro, yaklaşık olarak 10-15 bin TL ve kullanmadığı 15 yıllık bir saate el konulmuştur.
Basında yer alan bir diğer husus olarak, gemi ya da konteyner konusunda Müvekkile tek bir suçlama yapılmadığı gibi bu konuda soruşturma kapsamında tek bir soru dahi sorulmamıştır.
Ayrıca, Müvekkilin şirketlerine karşı herhangi bir uyuşturucu suçlaması yapılmamıştır. Bu konu sadece basında yer almaktadır. Dosyada böyle bir konu yoktur. Ancak sektörümüzde sayıları bir elin parmağını geçmeyecek kadar olan kişiler, Müvekkilin şirketi hakkında “konteynerde uyuşturucu varmış” dedikodusunu yaymaya devam etmektedir.
Tekrar belirtmek istiyoruz; Bu konuda Müvekkilin şirketine en ufak bir ŞÜPHE DAHİ YÖNELTİLMEMİŞTİR.
Maden sektöründeki bu MALUM kötü niyetli 3-5 kişiye rağmen hemen hemen her gün sektörünüzün çok değerli kanaat önderlerinden, duayenlerinden, gençlerinden Müvekkile destek mesajları yağmaktadır. Hatta Asya’dan, Amerika’ya ve Avrupa’ya kadar birçok kadim dost ve müşterilerden mesajlar gelmektedir ve ziyaret talebinde bulunmaktadırlar. Masumiyetinden bir an dahi şüphe etmeyen, Müvekkile inanan, siz değerli meslektaşlarına şükranları sonsuzdur.
Müvekkil maden sektörünü yakından takip etmekte ve sektörün aleyhine oluşan gelişmelerden büyük üzüntü duymaktadır. Aklanacağı günü sabırsızlıkla beklemektedir. Hala tecrit altında tutulduğu tek kişilik koğuşunda, maden sektörü için proje ve planlar üretmekten, geleceği dair planlar yapmaktan hiç vazgeçmemiştir.
Yine basında yer aldığının aksine, Müvekkilin bir motoryatı ya da teknesi bulunmamaktadır. Bu iddia gerçeği yansıtmadığı gibi bu yönde bir suçlama da Müvekkile yöneltilmemiştir.
Devamla, Müvekkilin mal varlığı daha önce tam 3 kere kara paraya konu edilmiştir. 1999-2002-2004 yılları arasında, ilkinde sanık olarak, diğerlerinde sanık olmadığı halde, Müvekkilin mal varlığı farklı davalara konu edilmiştir. Müvekkil, sanık olduğu davalardan 18 sene sonra BERAAT ETMİŞTİR. Diğer 2 davada da mal varlığı BERAAT ETMİŞTİR. Tüm bu davalar sürecinde, defalarca, farklı bilirkişi raporları mahkeme tarafından talep edilmiştir ve gelen tüm bilirkişi raporları Müvekkil LEHİNE sonuç vermiştir.
Ancak MASAK’ın, yukarıda sayılan dava süreçlerini GÖZ ARDI EDEREK yine AYNI MAL VARLIĞINI sanki yeni elde edilmiş gibi yeni bir rapor hazırladığı tarafımızca düşünülmektedir. MASAK tüm bu dava süreçleri boyunca Müvekkil hakkında 5-6 kez aleyhte rapor yazmış ve yargı duvarına toslamıştır. Buna rağmen sanki daha önce hiç Müvekkil hakkında rapor hazırlamamış gibi davranarak aynı raporları bir kez daha hukuksuzca düzenlemiştir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, TEMMER MERMER basında yer alanın aksine hiçbir şey ile SUÇLANMAMIŞTIR. Ancak şirkete yapılan itibar suikastı çok ağır olmuştur. Şöyle ki;
* Şirkete; Şubat ayında çok kalabalık bir emniyet personeli ile gelinip, nedeni belli olmayan şekilde, şirketteki tüm beyaz yakalı personellerin cep telefonlarına ve bilgisayarlarına el konmuştur.
* Bankalara içeriğini hala bilmediğimiz bir “Bilgilendirme Yazısı” yazılmıştır. Sözde, bu yazıda şirketin faaliyetlerinin kesilmediğine değinildiği bilgisi tarafımıza verilmiştir.
* Şirketteki birçok personel çok ağır bir şekilde korkutulmuş ve hepsine suçlu muamelesi yapılmıştır. Bunun neticesinde bazı personeller işi bırakmıştır.
* Bankalara gönderilen, içeriğini bilmediğimiz yazı sonucunda, bankalar hukuksuz bir şekilde hesaplardaki bakiyeleri kendi keyfi kararları ile dondurmuşlardır. Hesapta karşılığı olmasına rağmen çekleri HUKUKSUZ biçimde ödememiş ve 26 yıllık tarihinde herhangi bir çeki 1 saat dahi geç ödenmemiş TEMMER’in birçok çeki yazılmıştır.
* Devamında ise karşılığı olan çekleri keyfi olarak ve hukuksuzca ödemeyen bankalar, kendi kredi taksitlerini hesaplardaki bakiyelerden mahsup etmekte hiçbir SORUN GÖRMEMİŞTİR.
* Öte yandan yine vadesi gelmemiş kredi taksitlerine de gelen BİLGİLENDİRME YAZISINI bahane ederek muacceliyet ilan ederek işlem başlatmışlardır.
* İlerleyen Mart ve Nisan ayında Şirket toparlanmaya çalışmış ancak hiçbir sağlıklı, finansal olarak güçlü şirketin dayanamayacağı olağan üstü durumlar vuku bulmuştur. Şöyle ki;
Ülke çapında yaşanan ekonomik daralmaya bağlı olarak reel piyasada gerçekleşen yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki yukarı doğru hareketler ve piyasada yaşanan likidite darboğazı nedeniyle geçici bir olumsuz ekonomik ortam baş göstermiştir. Bu durum da ihracatı olumsuz etkilemiştir. Ülkemizin yanı sıra dünyada baş gösteren Covid-19 salgını birçok ülkenin geniş çaplı ve uzun zamana yayılacak şekilde ekonomik darboğaza girmesine sebep olmuştur. Bunun yanı sıra Rusya ve Ukrayna kaynaklı olumsuz politik gelişmeler ve ortaya çıkan savaş, ayrıca Filistin-İsrail arasındaki olumsuz politik gelişmeler dünya genelinde ülkelerin ihracat kapasitelerini olumsuz etkilemiştir. Ayrıca Kızıldenizde Yemenli Husi’lerin ticaret gemilerine yaptığı saldırılar neticesinde Hindistan ve Çin’e olan ihracat yolu Afrika kıtasının dolaşılarak yapılmasına sebebiyet vermiş olduğundan, nakliye giderleri yaklaşık 3 kat artmıştır. Bu durum ihracatı direkt olarak baltalamıştır. Artan enerji maliyetleri, içinde bulunduğumuz sektöre olumsuz yönde etki etmiş; bu durum sektörün üretim maliyetlerinin de önlenemez bir biçimde artmasına neden olmuştur. Ekonominin kötü gidişatına bağlı olarak Müvekkilin şirketlerinin bünyesinde gerek maden ruhsatlarımıza bağlı rezervlerin çıkarılması gerekse hali hazırda mamul halde bulunan stokların kısa vadede nakde dönüştürülmesi aşamasında sıkıntılar yaşanmıştır ve yine yukarıda belirtildiği gibi nakliyede de çok yüklü maliyetler ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla detaylıca açıkladığımız olağanüstü durumlar, TEMMER’i konkordato ilan etmeye mecbur bırakmıştır.
* Yani 26 yıldır finansal olarak sapasağlam olan şirket 3 ayda uğradığı itibar suikastı ile zor duruma düşürülmüştür. Ancak, Müvekkilin umudu tükenmemiştir. Müvekkile, geçmişine inanan müşterileri ve değerli meslektaşları ile birlikte tüm borçlarını zaman içinde ödeyeceğinden ve yaralarını saracağından emindir.
Konkordato sonrası şirket imkanları dahilinde borçlar ödenmeye başlanmıştır. Konkordato sonrası yapılandırma süreçleri devam etmektedir.
► KONKORDATO KARARI, ŞİRKETLERİN BİR NEVİ İBRASI ANLAMINA DA GELMEKTEDİR. KONKORDATO KARARI, MŰVEKKİLİN ŞİRKETLERİNİN, HERHANGİ BİR ŞÜPHEDEN DAHİ UZAK OLDUĞUNUN KANITIDIR. Şöyle ki;
Konkordato başvurusunda bulunan bir şirket, şirketin denetiminin, geçici komiserler tarafından (yani yeminli mali müşavirler tarafından) yapılmasına müsaade etmiş demektir.
Müvekkilin şirketlerinde, suça dair en ufak şüphemiz dahi bulunmadığı için bu denetimin yapılmasında hiçbir sakınca görülmemiştir. Nitekim bu detaylı ve kapsamlı denetim sonucunda konkordato komiserleri en ufak bir usule yahut yasaya aykırılık görse idi bunu direkt rapor etmesi gerekirdi. Şirket şu an Mayıs ortasından bu yana konkordato komiserinin ve asliye ticaret mahkemesinin denetimi altındadır. İşbu süreçte de kendileri şirket ile ilgili bir aykırılığa, anormalliğe rastlamamışlardır.
Müvekkil, 24 saatten fazla süren ve kendisiyle alakalı olan kısımları tamamlanamayan ifadesinde kendisine yöneltilmek üzere hazırlanmış soruları tüm şeffaflığı ve samimiyeti ile cevaplamıştır. Bu cevaplar karşısında, ilgili emniyet yetkilileri dahi şaşırarak, şüphelerinin yersiz olduğunu anlamıştır. Öyle ki bu şaşkınlıklarını gizleyememiş, hal ve tavırlarına bu durum yansımıştır.
Toplam 55 sayfa süren bu ifadede hiçbir şüpheye yer bırakılmayacak şekilde sorulara cevap verilirken, Müvekkil, ALELACELE savcılığa çağrılarak ifadesinin henüz yarısı dahi tamamlanmadan savcı karşısına çıkarılmıştır.
Savcılıkta SADECE 10-15 dakika süren ifadesi sonucu tutuklama kararı verilmiştir.
Müvekkilin dosyasında neredeyse 380 gündür gizlilik kararı vardır. Yani Müvekkilin ifadesi dışında, dosyada herhangi bir bilgi ve belgeye ulaşılması imkansız hale getirmiştir. Dosyaya sunulan dilekçelere gizlilik kararı sebep sunularak hiçbir cevap verilmemektedir. Müvekkilin, 12 ayı aşan bir süredir ne ile suçlandığı dahi bilinmemekte ve iddianamesi yazılmamaktadır, yazılamamaktadır.
İddianamenin yazılmaması/yazılamaması Müvekkilin suçsuz olduğunun diğer bir ispatıdır. Tutukluluk adeta bir cezaya dönüşmüştür.
Sorgu sırasında sorulan sorulardan anlaşılacağı üzere Müvekkil tutuklanmadan önce, 1 seneden fazla bir süre boyunca teknik takibe alınmıştır. Bu da Müvekkilin toplamda 2 seneden fazla bir süredir hakkında delil toplanmasına rağmen hala tek bir somut delil dahi ortaya konulamadığı gerçeğini ortaya çıkarmaktadır.
Müvekkil hakkındaki tahliye talepleri “delil toplanıyor” gerekçesi ile reddedilmektedir. TAKDİR KAMUOYUNUN VİCDANINDADIR.
An itibari ile Müvekkilin dosyasında hala bir iddianame bulunmamakla birlikte; geçen süre de göz önüne alındığında iddianame yazılma süresi en uzun olan dosyalardan biri olarak Türkiye’de sıraya girmeye şimdiden aday olmuştur. İddianamenin yazılmadığı her gün bu tutukluluk süresi artmaktadır.
► Ayrıca birçok kişiden Müvekkile ulaşmak istediklerine ve Müvekkilin yanında olduklarını göstermek istediklerine dair mesajlar almaktayız. Müvekkile ulaşmak için iki farklı yöntem bulunmaktadır;
İlk yöntem olarak, Müvekkil Rüstem ÇETİNKAYA ile görüşebilmek için Cezaevi Savcısından izin almak gerekmektedir. İzin almak imkansız olmamakla birlikte kolay da değildir. Zaten görüşebilmek adına izin verilse dahi bir telefon ile camdan cama karşılıklı olarak en fazla 45 dakika görüşme yapılabilmektedir.
İkinci yöntem ise; herhangi bir avukatı Müvekkil Rüstem ÇETİNKAYA’ya göndermektir. Müvekkil tutuklu durumda bulunduğu için, herhangi bir avukatın, vekaletname olmaksızın, 7 gün 24 saat boyunca, Müvekkille görüşmesi mümkündür.
Ayrıca; Rüstem ÇETİNKAYA’nın avukatı olarak tarafımızla (Av. Burak GÜMÜŞAY) temasa geçebilirsiniz. Selamlarınızı, Müvekkil Rüstem ÇETİNKAYA’ya iletebiliriz.
Son olarak; bilhassa, önemle belirtmek isteriz ki, Müvekkil Rüstem ÇETİNKAYA, Av. Burak GÜMÜŞAY olarak tarafımızca temsil edilmektedir.
Tarafımız dışında doğrudan yahut dolaylı olarak başka AVUKAT ya da KİŞİ BULUNMAMAKTADIR. Rüstem ÇETİNKAYA adına hareket ettiğini, ya da temsil ettiğini iddia eden kişi ya da kişileri muhatap almamanızı ve itibar etmemenizi önemle belirtmek isteriz.
Saygılarımızla;
RÜSTEM ÇETİNKAYA VEKİLİ
AV. BURAK GÜMÜŞAY