Ormanlarımız ve MadencilikTurkuaz Gazetesi

21.11.2024 - 12:43

Ormanlarımız ve Madencilik

Ormanlarımız ve Madencilik
Son Güncelleme :

04 Temmuz 2022 - 14:08

Ülkemizin 21 milyon 200 bin hektarı, yaklaşık % 27’si orman alanıdır. Orman alanlarımızın % 0.01(on binde birinde) bir fiil madencilik yapılmaktadır.

Orman idaresi her sene bu miktarın  5 000 katı bir alanda kesim yaparak ülkenin ham ağaç ihtiyacını karşılamaktadır. Kamu kurumları yol yapımında, elektrik ve doğal gaz hattı gibi kamu yatırımları için bile her sene madencinin kullandığı ormanlık alanının 10 katı kadar alanı kullanmaktadır. Bu kamu kuruluşları madencinin kestiği ağacın binlerce kat fazlasını kesmektedir. Ama kamuoyunda madenci ağaç düşmanı olarak lanse edilmektedir.

Tüm bu gerçekleri bilmeden madencilerin orman alanlarını yok ettiği iddiasında kasıtlı olarak bulunanların ülkemiz gerçeklerinden ne kadar uzakta olduğu ortaya çıkmaktadır. Nasıl ki ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişimi için orman alanlarımızda başta turizm olmak üzere birçok faaliyete yasalarda belirtilen şartlarda izin veriliyorsa, ülkemizin kalkınmasında önemli bir yeri olan maden zenginliklerimizin de değerlendirilebilmesi için tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de orman alanlarında madencilik faaliyetlerine belirli şartlarda izin verilmektedir.

Türkiye yerin üstünü değerlendirsin ama yeraltı zenginliklerini değerlendirmesin diyemeyiz. Dünyada çevre endişesi nedeniyle madenlerini değerlendirmeyen hiç bir ülke yoktur.

Madencilik istediğiniz yerde yapılacak bir faaliyet (toprakta ekilip biçilen) değildir. Dünyanın her yerinde madenler bulunduğu yerde çıkarılır. Bir otomobil veya bir televizyon fabrikasını istediğiniz yerde kurabilirsiniz ama madenciliği madenin bulunduğu yerde yapmak zorundasınız. Yerin derinliklerindeki madenleri bulundukları yerden sürdürülebilir kalkınma anlayışı içinde havayı, suyu ve toprağı mümkün olduğu kadar az oranda kirleterek eğer mümkünse kirletmeden kazıp çıkarmak zorundayız.

Avrupa’da 1500 metredeki, G. Afrika’da 3000 metre derinliklerdeki madenler çıkarılırken, Türkiye’de henüz ortalama 120 metre derinlikte madenler değerlendirilmektedir. Bir başka ifade ile ülkemizde madencilik daha ortalama 35 km kalınlığındaki yerkabuğumuzun ilk 120 metresinde yürütülmektedir.

Hiç bir madenci Orman Genel Müdürlüğü’nden izin ve onay almadan ormanda hiç bir faaliyette bulunamaz. Tek bir ağaç bile kesemez. Orman alanlarında ağaç kesimi Orman Genel Müdürlüğü’nün izni ile orman yetkilileri tarafından gerçekleştirilir.

Ülkemizde orman alanlarındaki madencilik faaliyetlerinden dolayı orman alanları azalmamakta bilakis artmaktadır. Çünkü madencilik faaliyeti için zorunlu olarak bir ağaç kesilmesi söz konusu olursa, kesilen her ağaç için ortalama 10 ağaç parası alınmaktadır. Dolayısı ile hem yeraltı zenginliklerimiz ekonominin hizmetine sunulmakta hem de ülkemizin orman varlığı artmaktadır.

Orman alanlarındaki madencilik faaliyetleri için ormanlarımız yok oluyor veya ormanlarımız delik deşik ediliyor şeklindeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Orman alanlarımızın on binde birinde madencilik yaparak bu ülkenin madenlerini yeraltından çıkarıp ekonominin hizmetine sunmayı nasıl göz ardı edebiliriz.

Unutmayalım ki bu ülkenin başta enerji olmak üzere (kömür, petrol, doğalgaz), metalik (bakır, kurşun, çinko, demir, altın, gümüş, alüminyum vb) ve endüstriyel hammadde kaynaklarına (mermer, bor, feldispat, kuvars, kalker vb) ihtiyacı var. Bu ihtiyaçları karşılayabilmemiz için diğer ülkeler gibi bizde madencilik yapmak zorundayız.

Ülkemiz doğalgaz, petrol ve ürünlerine yılda 50 milyar dolar, altın ithalatına 6 milyar dolar, alüminyum, bakır, çinko ithalatına 4 milyar dolar, kömür ve demir ithalatına, 7 milyar dolar olmak üzere sanayimizin ihtiyaç duyduğu hammadde ve ara mal ithalatı için her yıl 70 milyar dolardan fazla döviz ödemektedir.

Ülkemizde orman teşkilatı tarafından her yıl ortalama ormanlarımızdan yaklaşık 15-20 milyon M3 endüstriyel kullanım ve yakacak amaçlı odun kesimi yapılmıştır. Bu da yaklaşık 30-35 milyon ağaç demektir. Ormanlarımızın ayakta kalabilmesi ve korunabilmesi için her sene ormanlarımızdan yaklaşık bu miktarda ağaç kesimi yapılmaktadır.

Ormanda kesilen her ağacı katliam yapılıyor diye ortaya çıkanların orman mevzuatı ve ormancılık hakkında ne kadar bilgi sahibi oldukları ortaya çıkmaktadır.

Bu mantıkla hareket edersek, ülkemizde devlet adına ormanlarımızın sahibi olan Orman Genel Müdürlüğü’nü, ormanlarımızın daha sağlıklı büyümesi için her yıl milyonlarca ağaç kestiği için, orman düşmanı bir kuruluş olarak mı ilan edeceğiz?

Orman alanlarında orman teşkilatı tarafından her yıl kesilen ağacın yaklaşık binde biri bir fiil maden üretimi faaliyeti için kesilmektedir.

Madenciliğe ilişkin faaliyetler değerlendirilirken dünyada ve ülkemizde madencilikle uğraşan saygın kurum ve kuruluşların görüşleri yerine, madencilikle uğraşmayan, çevreyi bilinçli olarak istismar eden madencilik karşıtı kişi ve örgütlerin asılsız iddiaları ile madenciliğin yargılanması sektörümüze ve ülkemize zarar vermektedir.

Dünyada madencilik yapmayan veya orman alanlarında madencilik faaliyetlerini yasaklayan hiç bir ülke yoktur.

Çünkü her ülke kendi yeraltı zenginliklerini ortaya çıkarmak ve bulunan madenlerini değerlendirmek için özel olarak koruma altına alınan orman alanları dışındaki yerlerde madencilik faaliyetlerine izin vermektedir. Ülkemizde de bu bağlamda milli parklarda, tabiat anıtlarında, tabiatı koruma alanlarında, sit alanlarında, özel koruma bölgelerinde madencilik faaliyetlerine izin verilmemektedir.

Madencilik geçici bir faaliyettir. Bir yerdeki maden rezervi bittiğinde orası kanun ve yönetmelikler gereği rehabilitasyona tabi tutularak yeniden doğa ile uyumlu hale getirilmek zorundadır.

Oysa hepimizin bildiği gibi kooperatif adı altında veya yazlık konut olarak yapılaşmaya açılan ve betonlaşan alanlar en büyük tehlikeyi oluşturmaktadır. Çünkü betonlaşan alanların madencilikte olduğu gibi geriye dönme şansı yoktur.

Madencilik bir sanayi faaliyeti olarak ülkemizin kalkınmasında, istihdamda, katma değer yaratmada, net döviz girdisi sağlamada çok önemli bir rol üstlenirken, beton yığınları üretime katkısı olmayan yatırımlardır.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak veya hayatlarında bu ülkede yeni bir istihdam yaratacak bir yatırıma imza atmaksızın, ülkede yapılacak yatırımlara karşı olmak, yasalara uygun olarak yapılan faaliyetleri engellemeye çalışmak, bağırıp çağırarak her şeye karşı olanlar ülkemizdeki yatırım ortamına zarar vermektedirler.

Madencilik ve çevre ilişkisinin son yıllarda giderek ilgi odağı olmasına karşın, aslında bu ilişkinin kökleri çok daha eskilere dayanır.

Madenciler kömürü, petrolü, doğalgazı, uranyumu keşfedip bulundukları yerden çıkarıp işlemeselerdi, bugün yeryüzünde tek bir yeşil ağaç kalır mıydı?

Yeryüzünde yaşayan altı buçuk milyar insan ve milyonlarca sanayi tesisi ısınma ve enerji ihtiyacını karşılamak için hiç şüpheniz olmasın ormanlardaki ağaçlan kesip ısınma ve enerji ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalacaklarından, yeryüzünde tek bir yeşil ağaç kalmazdı.

Ormanların kesilmeden ayakta kalmasını madencilik faaliyetlerine borçlu olduğumuzu unutmamalıyız.

Madencilerin çıkardıkları kömürler bugün köylere kadar gidip köylülerin bile odun yerine kömür kullanması sayesinde köylerde bile ağaç kesimi azalmıştır.

Isınma ve enerji ihtiyacının, madenlerin değerlendirilmediği bir dünyada ne tür çevre felaketlerine neden olabileceğini, hiç düşündünüz mü?

Bugün üzerinde yaşadığımız doğal çevrenin, ağacın, ormanın, hiç değilse ayakta kalmış varlığını, belli ölçüde madencilere borçlu olduğumuzu unutmadan ve çevreye duyarlı üretimden yana, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde bu ilişkiyi sürdürmek zorunda olduğumuzu hepimizin kabul etmesi gerekir.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız