Ocaklarda Teknoloji ve Mühendisliğin ÖnemiTurkuaz Gazetesi

21.11.2024 - 15:36

Ocaklarda Teknoloji ve Mühendisliğin Önemi

Cumhuriyet dönemi öncesi ülkede sürdürülen eğitim sisteminin temelini oluşturan medreseler ’de, tüm fen bilimleri gibi, madenciliğin temelini oluşturan yer bilimi dallarında maalesef yer almamaktaydı.

Ocaklarda Teknoloji ve Mühendisliğin Önemi
Son Güncelleme :

04 Aralık 2021 - 14:28

1827 yılında Sakız ayaklanması sırasında İzmir’e kaçan Rum bir ailenin çocuğu olan İBRAHİM ETHEM’in dönemin Bahriye Nazırı olan Koca Hüsrev Paşa’ya köle olarak satılmasıyla ülke madencilik eğitimi için yeni bir dönem açılmıştır. Koca Hüsrev Paşa İbrahim ETHEM’İ diğer kimsesiz, fakat üstün zekalı çocuklar gibi evlat edinir.

Himayesine aldığı çocukları, ileride devlete hizmet edebilecek kişiler olarak yetiştirmek onun amaçlarının başında gelmektedir. Bu maksatla dört çocuk seçer, bunları Paris’te okutmak ister. 1829 yılı yazında Aynalıkavak’tan bir yelkenli ile hareket eden dört çocuk 40 gün sonra Marsilya’ya ulaşırlar. Henüz 11 yaşında olan İbrahim ETHEM Paris’te (İnstitution Barbet’e) yatılı olarak verilir.

İbrahim ETHEM’in sınıf arkadaşı daha sonra Nobel ödülü alacak olan biokimya uzmanı LOUİS PASTEUR’dur. Bu okulun bir geleneği vardır. Okulu birincilikle bitirenlere diplomalarının devlet başkanları vermektedir. İbrahim ETHEM ile PASTEUR arasında birincilik yarışı başlar ve ETHEM, kıl payı ile PASTEUR’u geçer. Diploma törenine İmparator III. Napoleon gelir ve İbrahim ETHEM’e eliyle diplomasını verir.

Yeraltı zenginlikleri bu denli çok olan ülkemizde o güne kadar henüz bir maden mühendisi yoktur. Bu durumu görerek üzülen İbrahim ETHEM yüksek öğrenimini Maden Mühendisliği dalında yapmak ister. İbrahim ETHEM Maden Mühendisliği eğitimini de 1839 yılında birincilikle bitirir.

Okulun bitmesiyle ülkeye hizmet için dönen İbrahim ETHEM, 1840 yılında Ergani madenlerine baş mühendis olarak tayin edilir. Daha sonrada Gümüşhacıköy’e müdür olarak atanır ve 1845’de Keban ve İstanbul Sarıyer madeninde ve 1846 yılında da Amasya’da çalışmıştır.

Daha sonra Ticaret vekilliğine kadar yükselen İbrahim ETHEM hükümete mali kaynaklar sağlamak ve madenlerimizin Avrupalılar tarafından işletilmesi isteklerine karşıda “Onların dilinden ve ilminden anlar eleman yetiştirmek gayesiyle” meslek okulları açmayı düşünmüştür. Bunun için 1872 yılında “Orman ve Maadin Mektebinin” kurulmasına ön ayak olur.

İbrahim ETHEM beyle başlayan maden mühendisliği eğitimi günümüze kadar birçok evrelerden geçerek bu günlere ulaşmıştır.

Mermer ocaklarının; 1985 yılına kadar üç yıl süre ile sınırlı ve oldukça politik kurumlar olan İl Özel İdarelerince 1902 yılında yürürlüğe giren Taş Ocakları Nizamnamesine göre Özel İdare ruhsatları ile üretim yapmaları mermer sektörünün gelişmesi önünde en büyük engellerden biriydi. İkinci önemli etken ise bu sektöre teknolojinin ve mühendis bilgisinin girememesidir. Mermer ocağı işletmelerinin ruhsat aldığı Özel İdare kanunlarının üretimin hiçbir aşamasında mühendis istememeleri bu sektöre mühendis girmemesine ne kadar etkisi olduysa da o günkü şartlarda oldukça az olan üniversitelerin mermercilik sektörünü madencilikten saymayıp bu sektör ile ilgili hiçbir bilgi birikimini öğrencilerine aktarmamaları da o kadar önemliydi.

1985 yılına kadar mermer ocakları dünyadaki üretim ile ilgili hiçbir teknolojik gelişmeyi takip edemedi. Mermer ocakları bu süre içinde tamamen işin içinden gelen alaylı taş ocağı ustaları tarafından kendilerinden bir kuşak önce gördükleri yöntemleri uygulayarak üretim yapıyorlardı. Bu üretim aşamasında kompresörlerle her tarafı çürütülen bloklar çivi çakılarak ana kütleden ayrılıyor taşın alt yüzeyle olan ilişkisi de atım yapılarak kesiliyordu.

Bu sistemle çalışan ocaklarda blok verimi oldukça düşük olduğu gibi alt yüzey kesimi atım sonucu kaldırma ile koparıldığından fabrikalara gelen blokların kılcal çatlaklarının atımdan dolayı açılmasından kaynaklanan sorun nedeniyle kesme makineleri altında dağılma riski olduğu gibi 1 metreküp taştan elde edilen temiz kesim alanı miktarı da oldukça düşüktü.

Bu sistemle çalışan ocaklarda aylık 100 metreküp üretim çok büyük bir miktardı. Sermaye yoğun bir iş dalı olan ve dünya konjektöründe hızlı teknolojik gelişme sağlayan mermercilik sektörü önünde 1985 yılına kadar en büyük sorunu sektörün ileri teknolojiye uyum sağlayamamasıydı.

Bu süre içinde ileriyi gören gerçek bilim adamları da vardı, mermer ve sanayi madenlerinin geleceğin en önemli madencilik faaliyeti olacağını yıllar önce Kemal ERGUVANLI hoca görmüş ve tüm öğrencilerine bu dalda çalışmalarını öğütlemiştir.

1985 yılında yürürlüğe giren 3213 sayılı maden ile mermer ocaklarına fenni nezaretçi olarak maden mühendisi ile çalışma zorunluluğunun getirilmesi ile mermer işletmeleri dünyada kullanılan ileri teknoloji ile tanışarak ocaktan blok üretiminde, fabrikada kesme ve işleme ile ihracatta büyük bir sıçrama gösterdi. Okul sırasında aldıkları kısıtlı açık ocak işletmeciliği eğitimini ve iş hayatı esnasında elde ettikleri bilgi ve tecrübeleri de katarak kendilerini yetiştiren ve özelliklede dünyadaki teknolojik ilerlemeyi gözleyip bu teknolojilerin ülkemizdeki mermer ocaklarında kullanılmasını arzu eden bir grup gönüllünün insan üstü gayretleri sonucu özellikle 1990 sonrası mermer ocaklarına hızla tel kesme teknolojisi girdi.

Tel kesme teknolojisi ile birlikte ocaklara yüksek kaldırma ve hız kapasiteli iş makineleri de girmeye başladı. Hatta her ocağa bir lastik tekerlekli bir iş makinesi yanında birde kırıcılı ekskavatör girdi. Günümüzde üretim yapan orta ölçekli bir mermer ocağında bile en az iki-üç tane lastik tekerlekli 30-40 ton arası kaldırma kapasiteli kepçe ile en azından bir tane uçunda kırıcı bulunan ekskavatör bulunmaktadır. Sermaye birikimi ile doğru orantılı olan bu mekanikleşme sonucu ocaklarda hızlı bir ilerledim sağlanmıştır.

1985 sonrası mermer sektörünün mühendis ile tanışmasına müteakip başlayan üretim artışı sonrası günümüzde orta ölçekli bir mermer ocağı bile ayda yaklaşık 1 000 metreküp blok mermer üretimi kapasitesini yakalamış olup, ülkemiz yılda 1 300 000 M3 blok mermer üretimi ile dünyada 9. sırada yer almaktadır.

 Rezerv ile üretim arasındaki ilişki göz önüne alındığında oldukça az olan bu miktarın artırılması için yapılması gereken en önemli konuların başında üniversitelerin yer bilimi dalında eğitim veren birimlerinin mermer ile ilgili olan müfredatları yeniden gözden geçirilmelidir. Mermer sektörü göz ardı edilmeden ocak üretimi ile fabrika işleme bölümü ayrı, ayrı müfredat içine alınmalı yer bilimi dalında eğitim yapan kişiler bu konularda daha detay bilgi birikimi ile donatılmalıdır.

Mermer ocaklarının 3213 sayılı maden yasası içine alınmasıyla sektöre güven geldi, politik duruma göre yalnızca 3 yıl süre ile ruhsat alabilen bu ocakların maden yasasının süre güvencesinden yararlanmaya başlaması ile yeni sermaye birikimi olan yatırımcılar sektöre girmeye başladı. 1985 öncesi 1 milyon $ seviyesinde şişli masöz escort
olan mermer ihracatı günümüzde yaklaşık 2 milyar $’a kadar yükselerek tüm maden ihracatımızın yarısını tek başına yapar hale gelmiştir.

Eğer, ülkemizin diğer sektörleri mermer sektörüne ayak uydurup aynı oranda ihracat Avrupa yakası escort bayan rakamlarını artırabilselerdi, günümüzde 600 milyar dolayında ihracat yapan, tüm ekonomik sorunlarını çözmüş, birkaç milyar dolar için yabancı kurum ve kuruluşlara el avuç açan bir ülke konumunda olmazdık.

Samet Gündüz’ün diğer yazılarını okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

Anadolu yakası vip escort

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız