Ülkemizde mermer sektörünün gelişimindeki dönüm noktası 1985 yılıdır. Bu tarihten önce ülkemiz yılda yaklaşık 5 milyon dolar seviyesinde mermer ihracatı yapabiliyordu. 1985 yılında rahmetli Turgut ÖZAL tarafından hazırlatılarak yürürlüğe giren ve işletmecilere ruhsat güvencesi veren 3213 sayılı maden kanunu sonrası sektör büyük bir atlım göstererek her yıl yaklaşık % 30-40 seviyesinde büyüdü. 2012 yılı sonu itibariyle sektör 2.5 milyar dolar ihracat rakamına ulaştı.
O yıl içinde açıklanan 2023 yılı hedefleri projesinde sektörün 5 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşması ön görüldü. Sektör aynı ivme ile ihracata devam edebilseydi bu rakamı yakalayabilir hatta bir miktar daha üstüne geçebilirdi. Ama ne olduysa 16. Haziran.2012 yılında yürürlüğe giren Başbakanlık genelgesi sonrası oldu ve sektör hızla kan kaybetmeye başladı. 2021 yılı sonu itibariyle 1.7 milyar dolara kadar gerileyen ihracat rakamı, bu yıl sonu itibariyle 1.5 milyar dolar olarak gerçekleşecek gibi gözükmektedir.
Ne oldu da bu gerileme yaşandı diye sektör kendini analiz etmelidir.
1-) Sektörün yeniden hızla hem üretimde hem ihracatta yeni bir destan yazabilmesi ve yıllık 5 milyar dolar ihracat rakamı olarak belirlenen 2023 hedefini yakalayabilmesi için yapılması gerek tek işlem sektöre tekrar RUHSAT GÜVENCESİ verilmesidir. 1985 yılında yürürlüğe giren 3213 sayılı maden kanununda bu güne kadar birçok değişiklik yapıldı. Sektör için en acı ve önemli değişiklik 28.Şubat.2019 tarihinde gerçekleştirildi ve 3213 sayılı maden kanununun ana ruhu olan ruhsat güvencesi yapılan bu değişiklik ile sona erdirildi.
Yeni yapılan değişiklikler ile madenciye sağa döndün ceza sola döndün ceza ve olmadı 3 defa ceza yedin bu nedenle de ruhsatını iptal ettim, bundan sonra git başka sektörde başka işlere bak deniliyor. Bu yetmezmiş gibi bu ocaklarda Daimi Nezaret görevi yapan Maden Mühendisi ile ruhsat sahibi ile Genel Müdürlük arasında köprü vazifesi gören YTK’lara idari para cezaları verilmeye başlandı. Her şeyi İdari Para cezası olarak gören bu kanunun bir an önce madenciden ve o işletmede çalışan mühendislerden daha bilgili olması gereken (burası da ayrı bir tartışma konusu) kamu çalışanları tarafından onlara yol gösterecek 3 kez yazılı ikaz edildikten sonra İdari Para cezası verilecek şekilde düzenlenmesi ülke ve sektör çıkarınadır.
Maden kanununa eklenen “milli menfaatlere uygun olarak” kelimesi tüm ruhsat güvencesini sona erdirmektedir. Sektörde üretim yapan tüm ruhsatlara istendiği zaman bu madde ile el konulabilinir hale geldi. Oldukça mülak ve sanal olan ve her kişi tarafından değişik anlaşılabilen bu düzenleme bir an önce tamamen kaldırılmalıdır. Bu maddenin var olması isteniyorsa daha anlaşılabilir biçimde yeniden kaleme alınması zarüridir. Madenci bundan sonra ruhsat güvencesi olamayan bir sahaya neden yatırım yapsın sorusuna idarenin cevap bulması gerekir. Bu güne kadar yapılan birçok değişiklikle yamalı bohça haline gelen Maden kanununda yeni değişiklik yapılmayıp, yeniden baştan sona yazılması için çalışmalara başlanıldı. Sektör için doğru olanda buydu. Sektör temsilcilerinden görüş alınarak düzenleneceği söylenen bu yeni kanun düzenlenmesinde öncelikle ve tekrar 3213 sayılı kanunda olan RUHSAT GÜVENCESİ yeniden getirilmelidir.
Ruhsat güvencesinin olmadığı bir ülkede hiçbir yerli veya yabancı yatırımcı kendini güvende hissetmez ve yatırım yapmaz.
2-) Özellikle denize çıkışı olmayan iller, mutlaka demiryolu ile ihracatın yapılacağı liman iline bağlanmalı, ocaklardan üretilen blok mermerler ile fabrikada işlenerek ihracat hazır hale getirilmiş ağır tonajlı olan malzemenin limana daha ucuza taşınması sağlanmalıdır.
3-) Türk lirasının aşırı değerlenmesinin önüne geçilmeli, döviz gerçekten serbest olmalı üzerindeki baskıya son verilmelidir. Ülkemizde uygulanmakta olan faiz politikası gözden geçirilmelidir.
4-) İhracatçılar birlikleri vasıtasıyla yeni pazar arayışlarına bir an önce başlanılmalı ülke mermer üretimini bu güne kadar bilinen ve ihracat yapılan tüm ülkeler haricinde diğer ülkelere de pazarlamanın yolları araştırılmalıdır.
5-) Ülke içinde gün geçtikçe artan üretim maliyetlerine bir sınır getirilmelidir. Özellikle hızla artan enerji, elektrik ve iş gücü maliyetleri sektörü üretim yapamaz hale getirdi. Ocaklarda kullanılan mazot ile fabrikalarda kullanılan elektrik maliyetleri üreticiyi haddinden fazla zorlamaktadır. Bu soruna öncelikle çözüm bulunmalıdır.
YERALTI ZENGİNLİKLERİ ÜZERİNDE OTURAN fakat bunlardan yararlanamayan fakir halk yerine, elimizde bulunan madenleri dünyada kullanılan en son teknolojileri kullanarak yeryüzüne çıkarıp hem ülkemizin gelişmesine hem de halkımızın refah seviyesinin yükselmesine yardımcı olmamız zorunludur.
Bunu yaparsak, kendini dünya lideri olarak gören emperyalist