Maden Sanayii İşverenleri Sendikası olarak madencilik sektörünün ilk ve tek işveren sendikası olma özelliğini taşıyoruz. MASİS üyeleri, ülkemizin madencilik sektöründeki en önde gelen ve uluslar arası nitelik taşıyan firmalarının temsilcilerinden oluşuyor. Sendika olarak sektördeki kapsayıcılığımız ve temsil gücümüz oldukça yüksek. Türkiye’nin toplam altın üretiminin yarıdan fazlası MASİS üyesi firmalar tarafından gerçekleştiriliyor. MASİS üyelerinin toplam iş hacmi 3,5 Milyar Doların üzerinde ve bu rakam Türkiye’nin dış ticaret açığına doğrudan katkı olarak yansıyor.
Milli kaynaklar ekonomiye kazandırılmadan hiçbir program başarıya ulaşmaz
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Orta Vadeli Ekonomik Programda madenciliğe özel bir vurgunun yapılmış olması sektörümüz açısından umut verici. Böylelikle ülkemizin ekonomik performansı üzerinde madencilik sektörünün ne denli etkili olduğu en yetkili makam tarafından teyit edilmiş oldu. Açıkça söylemek gerekirse milli kaynaklar ekonomiye kazandırılmadan hiçbir programın başarıya ulaşmasının söz konusu olamayacağını düşünüyoruz. Bu düşüncemizden hareketle, madenciliği kamu yararına bir faaliyet olarak tanımlayan, milli kaynakları aramayı ve üretmeyi stratejik bir ekonomi politikası sayan ve madencilik sektörünün sürdürülebilirliğini odağına almış bir iktisadi programın uygulamaya konması, karamsarlık içindeki madenciliğe yeni bir can suyu olacaktır.
Dünya siyasi ve ekonomik tarihi boyunca madencilik belki de daha önce hiç günümüzdeki kadar değerli ve stratejik olmamıştı. Sanayinin, teknolojinin ve askeri dengelerin bambaşka bir boyuta evrildiği günümüz dünyasında, milli maden kaynaklarına işletilebilecek düzeyde sahip olmak ulusların geleceğini şekillendirebilecek ölçüde hayati bir öneme sahip. Ülkemizde yaklaşık 150 Bin kişiye doğrudan istihdam sağlayan, kendisiyle ilintili diğer iş kolları ile birlikte 50 Milyar Dolara yakın ekonomik büyüklüğe ulaşmış, çok daha fazlasını yapma potansiyelini taşımakla birlikte ithal girdi kullanmaksızın yıllık 6,5 Milyar Dolar ihracat üretebilen madencilik sektörü maalesef Türkiye kamuoyu tarafından yeterince kavranamamış bir iş kolu. Toplumumuzdaki olumsuz algı ile birbiri ardına hazırlanan ve sektörümüzdeki ulusal ve uluslararası yatırımcıları projelerini askıya alma noktasına getiren yasal düzenlemeler nedeniyle madenciliğin geleceğine ilişkin ciddi kaygılar taşıyoruz.
Madenciliğin geleceğine ilişkin ciddi kaygılar taşıyoruz.
Kamuoyundaki olumsuz algı, etkilerini özellikle Tarım ve Orman Bakanlığı düzenlemelerinde göstermekte, Ormancılık alanındaki yasal kısıtlamalarla madencilik neredeyse yapılamaz hale gelmektedir. Sektöre ilişkin yaklaşımlar farklı perspektiflere göre değişiklik göstermemeli, tıpkı Orta Vadeli Ekonomik Programımızda zikredildiği gibi madencilik kamu yararı penceresinden, ortaklaşılmış bir bakış açısıyla ele alınmalıdır. Türkiye ormanlarının sadece bin üç gibi son derece küçük bir bölümünde maden üretimi yapılırken, tüm ormanlarımızın sektör firmaları tarafından tahribata uğratıldığına yönelik algı, madencilik işletmeleri tarafından ülkenin tabiat varlıklarını korumak ve geliştirmek adına sağlanan büyük katkının görünür hale gelmesini engelliyor.
Olağanüstü dönemlerde karşılaşılan risk ve tehditleri bertaraf etmenin yolu milli değerlere sıkı sıkıya sahip çıkmaktan geçer. Ülkemiz, dünya ekonomilerinin giderek içine kapandığı, enerji kaynaklarına erişimin ve sürdürülebilir yeşil enerji üretiminin ödün verilemez politikalara dönüştüğü, siyasi dengelerin teknolojik alt yapılar tarafından belirlendiği günümüzde, kendi kaynaklarını kullanmak ve işletmek mecburiyetinde. Çevre ve madenin her ikisinden de vazgeçmek gibi bir lüksümüz söz konusu olamaz. Gerek toplum gerekse kamu otoritesi konuya olan yaklaşımlarını bu gerçekten hareketle belirlemek durumunda.