Korkuteli'nde Doğdum Bucak'ta DoydumTurkuaz Gazetesi

24.11.2024 - 06:11

Korkuteli’nde Doğdum Bucak’ta Doydum

‘’Hayat Uzun Vadeli Bir Maraton, Yolu ne kadar Kısaltırsan veya Kısaltmaya Çalışırsan Hata Yaparsın’’ diyerek sözlerine başlayan hayırsever iş adamı Sayın Mehmet Cadıl’ı kısaca tanıyarak röportajımıza başlayalım.

Korkuteli’nde Doğdum Bucak’ta Doydum
Son Güncelleme :

02 Kasım 2020 - 11:55

6 Kasım 1947 tarihinde Korkuteli’nde doğdum. Kasabam Korkuteli ismini Osmanlı Şehzadesi Sultan Korkut’tan alır. Altı çocuklu fakir bir ailenin oğluyum. 6 yaşında annemi kaybettim. Ailemin tek erkek çocuğu olmamdan dolayı hayata erken yaşta başladım. Simit satarak evime ekmek parası götürdüm.1960 yılında ilkokulu bitirdim.

Akücü Çırağı Olarak Antalya’ya Geldim

 İlkokulu bitirdikten sonra Antalya’ya gelerek yerleştik. Çalışmam gerekiyordu, iş aramaya başladım burada akü imalatı yapan bir firmada çırak olarak işe başladım.1963 yılında henüz 16 yaşındayken Bucak ilçesinde oto sanayisinin gelişkin olduğunu biliyordum. Çıraklık sonrası Bucak ‘a geldim yerleştim burada akü tamircisi olarak işe başladım. İlk işe başladığım gün babamın sermaye olarak bana verdiği 150 liranın 10 lirasını tekrar babama yol parası olarak verdim. İki ay sonra babama kendi alın terimle kazandığım o dönemin en büyük parası olan mor renkli 500 lirayı vermenin gururunu yaşadım.

Babam ise: ‘ Oğlum bu parayı sen mi kazandın?’ diye sorarken şaşkın bir şekilde ve hüzünlenerek bana baktı. Normalde eski ustalar ve büyüklerimiz insanları pek övmezlerdi şımarmasınlar diyerek. Babamın bakışlarından benimle ne kadar gurur duyduğunu gayet net bir şekilde görebiliyordum. Lakin ne yaparsak yapalım ‘marifet iltifat ta tabidir’ diyerek köyümde adeta efsane oldum. Malum yaşadığım yer küçük olunca ‘Yörük Süllü’nün oğlu babasına mor 500 lük getirdi.’ diyerek dilden dile dolaştı.

 “İnsan bir işte başarılı olmak istiyorsa, kafasında o işi şartlandıracak ve inanacak.” Gariban bir yörük çocuğuydum, buna rağmen elimin ustalığı kadar pratik zekaya sahiptim ve kafam zehir gibi çalışıyordu. Doğru yerde doğru zamanda olmak çok önemlidir. O dönemde kamyonculuk için önemli olan ve vazgeçilmezler arasında bulunan, ülke çapında namı olan Bucak sanayi çarşısında bir akü cünun bulunmadığını fark ettim. İşte doğru zaman ve doğru yerdi, bunu fırsata çevirdim ve dükkanımı açtım.

TR; Bucak’a geldikten sonra hayatınızda neler değişti?

Fırsatlar Doğar, İnsanlar Bu Fırsatları Değerlendirirse Başarılı Olur

Bucak’a geldikten sonra hayatımda çok fazla değişiklik oldu. Her şeyden önemlisi kendi işim vardı. Tüm işlerle kendim uğraşıyordum, babamda beni yalnız bırakmadı bana destek oldu. O zamanlar nakliye sorundu, böyle kargo şirketleri veya kurye şirketleri yoktu, bizde yaz kış demezdik, Pancar yüklü kamyon kasaları üzerinde babamla beraber siparişleri sahiplerine ulaştırdık. Babam akü dükkânı içindeki malzemeleri sayıyor, malımıza sahip çıkıyordu. Yani bir ambar memuru gibi demirbaş ve yedek parçaların envanterini tutuyordu.

Öyle kâğıt kaleme falanda ihtiyaç yoktu. Aklımızda tutar ona göre siparişe gün verirdik. Tüm bunlar olur iken ben olduğumdan fazla çalışıp tasarruf ederek büyümeye çalışırdım. Bugünlere gelmek öyle kolay olmadı. Hep tasarruf ettim paramın kıymetini bildim. İnsan hayatında Fırsatlar doğar, insanlar da bu fırsatları değerlendirirse ancak başarılı olur. Bende fırsatı değerlendirdim.

TR: Fırsatın doğru olduğunu nereden bildiniz.

Bulduğunuz fırsattan eminseniz, asla vazgeçmemelisiniz

Yörük Süllü’nün oğlu dükkân açtı, başaramadı. Dedirtmemek için suyu bile üfleyerek içtim. Tasarruf yaptım. İnsanı hırslandıracak bir sebep olması gerekir. Yörük Süllü’nün oğlu dükkân açtı, başaramadı dedirtmemek için yapmış olduğum içimdeki kavga beni başarılı kıldı.

Hırslandım, hırslandıkça İdeallerimin peşinden yürüdüm: Para kazanmak, dükkân için aldığım borçları kapatmak, bir bisiklete sahip olmak, babamın eline para vermek bunlar beni aşırı motive etti. Yani her borç ödediğimde yeniden doğmuş gibi oluyordum. 1970 Yılında kurduğum küçük atölyemde, Akü plakası imalatına başladım.

En büyük yardımcıları olan çalışanlarını her zaman eşi ve çocukları gibi gördü onlarla birlikte hızlı bir büyüme sürecine giren Cadıl, tasarruflarının bir kısmını gayrimenkulde değerlendirirken 1976 yılında atıl bir durumda olan Özkara pınar tuğla fabrikasını satın alarak gücüne güç katan Cadıl, otomasyon üretim sürecini tamamlayarak 1977 Yılına kadar güzel paralar kazanmış. Fakat burasıda Cadıl’a yetmemiş ve arayışına devam ederek fabrikayı güzel bir rakama devreder.

TR: Büyümeniz nasıl devam etti.

Kalıbımıza sığamıyorduk, çalışanlarımda en az benim kadar dürüst ve çalışkandı. Aile gibi olmuştuk. 1980 yılına geldiğimizde atölyemize  sığmaz hale geldiğimizden dolayı şimdiki akü fabrikasını kurarak Mercan–Mecaz ve Eren markalarıyla seri akü üretimine geçtik. Akü sektöründe gelişmeleri yakından takip ederek, akü plakası üretimine girdik. Diğer akü üreticileri ile rekabet için üç marka oluşturduk ve bu şekilde daha fazla kazandık ve kartopu gibi büyüdük. Üç marka oluşturmamızın nedeni ise rekabet şansımızı artırmaktı.

TR: Peki, HEDEF dediğimizde ne söylersiniz?

 İnsanların Hedefi Olmalıdır. Hedef ise EĞİTİMDİR.

İnsanların bir hedefi olmalı ve her şeyden kendisini sorumlu tutmalıdır. Bunu bilirseniz hedefinize kolay varırsınız. Bazıları iki yıllık okuldan bir şey olmaz diyorlar. Ben buna katılmıyorum. Benim fabrikamdaki muhasebe müdürüm, pazarlama sorumlum, ustabaşım, ihracat müdür yardımcım iki yıllık okul mezunu. İnsanlar kendilerini yetiştirmelidir. Sizler de kendinizi küçümsemeyin. Tekniker ihtiyacı mühendis ihtiyacından daha fazladır. Okuduğunuz okulun değerini bilin ve kendinizi yetiştirin. Bizim ülkemizin teknik ve tekniker personele ihtiyacı var bu yüzden Ticaret Lisesi, Ticaret Meslek Lisesi eğitimlerine ihtiyaç var bu okulların daha fazla açılması gerektiğini inanıyorum.

TR: Hayatınızda önemli dönemeçler oldu mu?

Türkiye’nin İlk İskele ve Kalıp Fabrikası Portisan’ı Kurdum

1982 Yılında Almanya’da iskele fabrikasında çalışan işçi arkadaşlarım ve sanayiden tornacı arkadaşlarımla birlikte Türkiye’nin ilk iskele ve kalıp fabrikası olan Portisan A.Ş ‘yi 6 ortaklı olarak kurduk.

‘’Türkiye’de ilk çelik iskele fabrikasını biz yaptık, inşaat sektörünün gelişmesini ve sektördeki açıklığı iyi değerlendirdik, herkes aldığı riske göre nimete kavuşur’’

İnşaat sektörünün çok hızlı olması ve tekel konusundaki yapısından dolayı Portisan çok hızlı büyüdü ve başka yatırımlara bizleri yöneltti.1988 yılında ise Portisan Mermer Sanayi A.Ş ‘yi kurduk. 1990 yılında ise ortaklarımdan ayrıldım tek başıma kaldım. İşte hayatımdaki önemli dönemeçlerden bir tanesi de Portsan Mermer A.Ş dir.

TR: Portsan’ı anlatır mısınız?

Portsan Mermer A.Ş adeta benim yavrum gibidir. Çok hızlı bir şekilde büyüttüm. Zaman içerisinde mermercilikte ışık görmeye başladım, gözlerim şahin gibiydi. Yenilikleri ve fırsatları hemen değerlendirirdim. O dönemlerde mermercilere güven yoktu. Bunu fırsata çevirdim. Güven ve kaliteyi öne aldım, sık sık İtalya’ya gittim. Oradaki mermercileri inceledim. Dünya pazarlarını iyi takip ettim.1992 yılında Suudi Arabistanlı bir iş adamı ile ilk ihracat bağlantımı kurdum.

Portsan A.Ş diğer fabrikaların mamul ürünlerini bünyesinde toplayarak 2 ayda, bir gemi mermeri Antalya limanından ihraç ettik. Para Ağustosta akan su gibidir. Paraya yön vermezseniz, para döner size zarar verir. Tasarruf yapıp zamanı geldiğinde bunu değerlendirmelisiniz. Değerlendirmezseniz yolda kalırsınız. Bilgi de böyledir. Okuyup tecrübe kazanıp bilgilendikten sonra bunu değerlendirmek gerekir.

TR: Hangi ülkelerle çalışıyorsunuz.

İş bilenin kılıç kuşananın

Bugün başta ABD olmak üzere İtalya, İspanya, İngiltere, Çin, Güney Afrika, Suudi Arabistan ve İsrail gibi dünyanın sayılı ülkelerine çok önemli miktarlarda ihracat yapmaktayız. İhracat rakamlarımız kadar iç piyasaya da mal vermekteyiz. Portsan Mermer A.Ş 2003 yılında yaklaşık 10 milyon dolarlık ihracatıyla Ege ve Akdeniz bölgesinin maden dalında ikinci büyük ihracatçı firması konumuna gelmiştir. Teknoloji transferini ve yeniliklerini takip alışkanlığımızı hiç bırakmadık.

Finike’de Lymra

Çamlık’ta Beyaz traverten

Kütahya’da Kırmızı traverten

Bursa’da Sarı traverten

Kikez’de Bej ocaklarının yanı sıra madenlerimizi yeraltından çıkaran geniş bir makine parkı ve nakliye filolarımızla geleceğe güvenle bakıyoruz.’’

TR: Portsan’ın Yol haritası ne olacak?

 Başta da söyledim, Dünya piyasalarını ve neye yatırım yapılacağını iyi takip ederim. Portsan Mermercilikle birlikte şimdi de güneş tarlaları işine giriyoruz. Dünya Enerji diyerek kıvranıyor. Desteklerden yararlanarak hiç kendi sermayemizden harcamadan güneş enerjisinden elektrik üreteceğiz. Tabi ki bu destekler yılların güvenilirliği sayesinde kazanıldı. Korkuteli’ndeki işletmemiz devreye girmek üzere. Gelecek yılda Elmalı’da yatırımlara başlıyoruz. Mermer fabrikamızda da elektriğimizi kendimiz üretiyoruz. Bunların sebebi diğer sanayicilerden farklı olmaktır. Farklı olmalıyız ki daha iyi kazanmalıyız.

 TR: Topluma ve Hayata bakışınızı soracak olursak ne söylersiniz.

Arkadaşınızla, çarşıdaki bakkalla, berberle, komşunuzla velhasıl insanlarla irtibatınızı kurar, güven sağlarsanız başarılı olursunuz. Bunun için de sevgi ve saygı önemlidir.

Altın eşikli gümüş eşikliye muhtaçtır. Örneğin benim maddi olarak her şeyim olabilir ama iyi yetişmiş bir elektrikçiye, iyi yetişmiş muhasebeciye ihtiyacım olabilir. Fabrikamın güvenliği için güvenilir bir kişiye ihtiyacım olabilir. Tüm bunlara Muhtaç oldum mu? Elbette oldum. Önünüze her türlü fırsat gelebilir. Yeter ki değerlendirmesini bilin. Tabi işinizi takip de etmelisiniz. Şu atasözünü de unutmayın: İşiniz varsa başında, tekneniz varsa kıçında, otobüsünüz varsa arka kapağını tutacaksınız. Bunu yapmıyorsanız başarılı olamazsınız. Herkes layıkıyla çalışırsa başarısız olması mümkün değildir.

İşle Yatmış, İşle Kalkmış

 Mehmet Cadıl sözlerinin devamında “İşle yatmış, işle kalkmış, birisi olarak; çalıştığım tüm paydaşlara sonsuz güven verdim, birlikte çalıştığımız tüm personelime ve yatırım yaptığım yerlerin halkını da kalkındırdım hep birlikte ilerledik. Çelik çomak oyununu bile uzun vadeli oynarsın. İş yaparken kaliteye dikkat etmiyorsan kaybedersin. Biz mermerciyiz taş mermerlerden mücevher oluyor. Yaptığım işi önce benim beğenmem gerekir, mermeri kendi evimde gönül ferahlığı ile kullanıyorum demem gerekir.

 TR: Yeni kuşaklara ne söylemek istersiniz?

 Fakirlik Ayıp Değil, Fakirlikten Kurtulmamak Çok Ayıp

Ben Hayatım boyunca Sakıp Sabancı ve Vehbi Koç’u örnek aldım. Sakıp Sabancı’nın, azim ve kararlılıkla ‘Ben zengin olacağım.’ diye hayallerinin peşinde koşması, sosyal bir insan olması, Vehbi Koç’un ise tutumluluğu, bir şeylere sahip olmak için gereksiz harcamalar yapmamamı sağladı. Yanınız da fakir, bakımsız, imkânı olmayan arkadaşlarınız olabilir. Onları kesinlikle aşağılamayın. Yarım simidinizi onlarla paylaşın.

TR: Birazda hayırsever yönünüzden bahsedelim.

İlkokul sıralarında bazı arkadaşlarım önlüğümün yakası kirli diye bana “pis” derlerdi ama bilmiyorlardı ki annemi kaybettiğimi, okul sonrası simit sattığımı, o günlerimi unutamadım; öksüz olmak, fakir olmak ayıp değil. Fakirlikten kurtulmamak çok ayıp. O anılar aklımın hep bir köşesinde idi. Ben okuyamadım. Ama benim gibi nice çocuklar var. Eski günleri düşünerek okul hayallerimi onların hayalleriyle gerçekleştirdim.

Çok küçük yaşta 6 yaşında annemi kaybettim. O zaman ki şartlar çok kötüydü. Kimse benim gibi öksüz kalmasın diye imkânlarım neticesinde hastane yaptırdım. Hayatımda beni yokluğundan dolayı mutsuz eden her şeyi gerçekleştirdim. Hayallerim bitmedi gerçekleştirmek istediğim daha çok hayallim var.

Odamdaki masamın büyüklüğü üzerimde ne kadar sorumluluk olduğunun göstergesidir. İşime ve çalışanlarıma karşı vazifelerim var. ‘Masa’ üstüme düşen sorumlulukları gösteren bana göre bir ibaredir. Kendinize hedefler koyun amaçlar doğrultusunda çalışmak, daha çok çalışmak ve başarmak için. Hedefleriniz varsa sizi hiç kimse yıldıramaz yeter ki çalışmaktan, gereksiz harcamalardan kaçının. Eninde sonunda istediğiniz her şeye ulaşırsınız.

 

 

 

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız