
Mübarek Ramazan ayının başlamasıyla birlikte ekonomideki durağanlık ve orucun vermiş olduğu yorgunlukla sanki tüm sektör tatile girdi.
Tabii bu güzel uhrevi günlerin tadını çıkarmak için beklemeye gerek yoktu.
Beklenmedi de. Bu güzel ayı karşılamak için hazırlık yapanlar vardı.
Şahin kardeşleri sektörde tanımayan yoktur, 5 kardeş oldukları için birini tanımasanız birisini tanırsınız. Beş kardeşin beşi de birbirinden yamandır. Nede olsa onları Zehra Ana yetiştirmiştir.
Allah var her birinin farklı özellikleri vardır, hiç birisinin huyu bir birine benzemez, benzer noktaları olarak bir veya iki huylarını yakalayabildim. Hepsi de aceleci, pratik, hepsi de cömert ve yardımseverdir. İçlerinde en agresif ve sinirli olanını söylemeye gerek yok galiba. (Eminim birçoğunuz bıyık altından tebessüm ediyordur)
Ben size biraz Zehra ana konumundan bahsetmek istiyorum. Zehra Ana Konağı Şahin Kardeşler tarafından ata ocağına, annelerinin adını yaptırılmış bir konaktır. Birçoğumuz Afyon’dan İscehisar istikametine giderken konağın önünden geçersiniz. Ama hiç birimiz dikkat etmeyiz. Arabadan el sallasak konaktaki herkes görür.
Yenice Mahallesi dediğimiz ve geçmişte dar geliri olan kalabalık ailelerin tercih ettiği, o günün şartlarında büyükçe bahçesi olan konutların ağırlıkta olduğu bir mahalledir.
İşte bu konutlardan en büyük bahçeye sahip olan Şahin Kardeşlerin Ata ocağı ve yeni adıyla ZEHRA ANA KONAĞI dedikleri konaktır.
Şahin Kardeşlerin 5 kardeşin de doğup büyüyüp Askere gidip evlendiği acılarını ve sevinçlerini paylaştıkları mahallenin olduğu noktadır. Zehra Ana Konağı’nda tarihte neler yaşandı? Neler oldu? Neler bitti bilmiyorum? Ama bildiğim bir şey var Şahin Kardeşler Talat Şahin, Kenan Şahin, Ali Şahin, Naci Şahin ve Ahmet Şahin’in yaşamları boyunca en mutlu oldukları anlara tanık olmanın gururunu yaşadım. Konakta Ramazan Ayı başında verilen yemekte, yapılan duaları ve yemek sonrası dostlarla yapılan sohbetlere keşke sizlerde tanık olabilseydiniz. Allah var gecikmeli de olsa ben tanık oldum. Bütün dostlar oradaydı, bakır çay ocağında demlenen çaylar eşliğinde güzel sohbetlere tanık oldum.
Bu ata yurdu üzerine hiç bilgi almadım ve hayal kurmaya başladım.
Buradaki büyülü atmosferi bozmamak için, kimseye konak hakkında soru sormadım. Ama etrafındaki evlere bakarak hayal gücümü devreye soktum.
Bu konak eskiden 3-5 odalı belki de iki göz bir salondu, ama beşkardeşin beşi de burada büyümüşlerdi. Hayal etsenize evin tam ortasında bir Kuzine (fırını olan çok amaçlı soba) geçmişin şöminesi, günümüzün barbeküsü veya evin her tarafını ısıtan kalorifer sistemi de diyebilirsiniz.
Fırınında patatesler pişer, üstünden güğüm ve çaydanlık eksik olmazdı, hele birde mandalina ve portakal kabukları kuzinenin üstüne konup, kestaneler serpiştirildiyse, yanık portakal kabuklarının çıkardığı güzel koku ve ağızda dağılan kestanenin aroması bir hafta ağızlardan çıkmazdı.
Odalar ve salon dar olduğu için yan yana yaptırılmış maketler (çekyat veya mobilya yerine duvar boyunca sabit olarak döşenen oturma guruplarıdır, kimi zaman yatak yerine de kullanılırdı), maketlerin bitiği noktada yer döşekleri veya yatağın yerini tutacak buna benzer şeyler vardır.
5 kardeşin beşini de yan yana yattığını hayal etsenize, evde ne fırtınalar kopmuştur.
Birde bu 5 kardeşin aynı sofrada yemek yedikleri günleri bir hayal edin, muhtemelen bunların içinde aç kalmayan birisi varsa tahminimce oda Naci Şahin’dir.
Bu konunun büyüsünü bozmak istemedim. Ama bu yazıdan sonra muhtemelen Şahin Kardeşler telefonla arayarak, ‘Ya sen bilirsin ama şu cümleyi şöyle yap veya böyle yap diyeceklerdir. Ama yağma yok benim hayal dünyama kimsenin dokunmasına izin veremem. Ben böyle hayal ettim doğrusunu siz söylersiniz artık.‘
Biraz rahmetli annemiz Zehra Ana’yı hayal etmek istiyorum.
Bahse girerim yüzde yüz Osmanlı kadınıydı. (Halk arasındaki bu Osmanlı kadınıydı tabiri, güçlü kuvvetli, sözü özü dinlenen örflü bayan anlamına gelir, birazda eli sopalı diyebilirsiniz) Zehra Ana mahallede sevilen, herkesin yardımına koşan, aynı zamanda beş çocuğunu aynı çatı altında barındıran, evlendirdikten sonrada arkalarını bırakmayıp, gelinler ve torunlarda dahil tüm sülaleyi kucaklayan bir anne profili karşımıza çıkıyor.
Elbette ki tüm bunlar benim hayalimdir.
Bunların gerçek olup olmadığını, Zehra Ana Konağı’nda Ali Şahin ile yapacağımız video haberde masaya yatıracağız.
Ali Şahin’i biliyorsunuz, Şirkette ocaklardan sorumludur adı üstünde ocak.
Ali Şahin ocaklardaki işini aksattıysa bir tek bu Zehra Ana konağı için aksatmıştır. Çünkü ocak sorumlusu Ali Şahin ve Şahin Kardeşler için en önemli ocak, ATA OCAĞI. Yani ana kucağı olan Zehra Ana Konağı’dır.
Ali Şahin’i ne zaman arasam ocaktayım kardeşim, gelince görüşelim derdi. Artık Ali Şahin’i aradığımda konaktayım gel de görüşelim demeye başlamıştı. İnşaatın temelinden sonucuna kadar takip görevi ona verilmişti. Çünkü orası ata ocağı aynı zamanda da ana kucağıydı.
Şahin Kardeşler’den hiçbiri oraya geldikleri zaman gitmek istemezler. Oyalanacak mutlaka ama mutlaka bir şeyler bulmaya çalışıyorlar. Konu komşuya sorup sohbet edip eski günleri anarlardı.
ZEHRA ANA KONAĞININ BACASI 365 GÜN TÜTECEK.
Mahalleli buradan 365 gün faydalanacak. İnsanlar nişan ve düğünü hatta mevlitlerini burada okutacak, belki cenazesini kaldırmaya yeri olmayanlar da buradan faydalanacak. Toplantısı olanlar arzu ettikleri takdirde bu konaktan faydalanabilecekler. Ramazan ayı boyunca her yıl hatimler indirilecek kuranlar okunacak isteyene Kur’an-ı Kerim hediye edilecek, bu ve buna benzer birçok hayra vesile olacak.
Ha sadece bununla kalmayacak. Elbette ki Şahin Kardeşler tarafından üretilen mermerler burada sergilenecek. Toplantılar burada yapılacak müşteri görüşmeleri burada gerçekleşecek.
Yani doğdukları yerden ulu bir çınar gibi firmanın ve ailenin gelişmesi için bağların kuvvetlenmesi için yeni neslin birbirlerini tanıyabilmeleri için bayramlarda bütün aile burada olacak.
Şahin Kardeşleri kutlamak ve tebrik etmek istiyorum. Gerçekten iyi düşünülmüş gurur verici bir proje. Muhtemelen Zehra Ana ve babaları hayatta olsalardı evlatlarıyla gurur duyarlardı. Ama buna da şükür. Ata yurdunu hatırlamak ihmal etmemek devletin ve milletine sahip çıkmak insanın ailesiyle, sokağıyla, mahallesiyle, ilçesiyle, şehriyle, kentiyle, hatta bölgesi ve devleti ile bir bütündür.
Şeyh Edebali’nin dediği gibi; “Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Ey oğul, işin ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı. Allah yardımcın olsun.”
8 Mart Dünya Kadınlar gününüz kutlu olsun.
Hoşça kalın dostça kalın.