Doğal taş sektöründe aşk olmadan, sanat olmadan başarılı olmak mümkün değildir. Doğal taş sektöründe başarılı olacaksanız aşık olmasını bilmeniz lazım, zamanın Hacı Bektaş Velisi gibi, günümüzün Yahya Kemal Beyatlısı gibi, İstiklal marşımızı yazan Mehmet Akif Ersoy gibi, Nazım Hikmet, Necip fazıl Kısakürek gibi edebiyatı da sevmeli, sanatı ve sanatçıyı da sevmeli, her şeyden önemlisi insanı sevmeli, doğayı sevmeli. Hatta kendiyle barışık olup kendisini sevmeli.
Sanayi dünyamızın acımasız çarklarında bizi savuran hayata rağmen, ayakta kalmasını bilen iş insanlarımızın dünyalarını işten ibaret sanırız, ama öyle değildir. Yaşamın acımasızlıklarına rağmen ara sırada olsa sevdiğimiz dostlardan bazıları, sporla, bazıları, müzik enstrümanlarıyla, bazıları yazdıkları kitaplarla, bazıları şiirleriyle karşımıza çıkmaktalar.
Aile ve iş yaşamında başarılara imza atan ve topluma örnek teşkil eden iş insanlarından bir tanesi olan Erol Efendioğlu kendi sosyal medyasında bir şiir paylaşmış. Paylaşalı baya bir zaman olmasına rağmen bu hafta ne yazayım diyerek girdiğim ve araştırdığım sosyal medya dünyasında Erol abimizin şiiri ve ruh halfeti bize yol gösterdi.
Doğal taş sektöründe toplumun bize acımasızca saldırdığı şu günlerde taşla uğraşanların yürekleri de taşlaşmıştır diyenlere cevap niteliğindeki bu güzel şiiri sizlerle paylaşmak istedim.
Efendioğlu firmasının web sayfasında başkanın mesajı olarak yer alan mesajda dahi edebiyatın mistik kokusunu ve dokunuşları hissedebilirsiniz. Bakın Erol Efendioğlu, Efendioğlu şirketinin web sayfasından nasıl seslenmiş. Biz 50 yıldır, her kesilen blokta Bernini’nin duygusunu ve Michelangelo’nun kusursuzluğunu arıyoruz. Gençliğimden bugüne ocaklarda geçirdiğim zaman, o koku, bir mermer bloğa dokunduğumdaki his, doğanın milyonlarca yıl içinde yarattığı bu mucizeyi insanlarla buluşturmanın verdiği haz, bugün mermere yazılmış 50 yıllık bir öykü benim için.
Biz hep toprağa inandık; bağrında peygamberleri, tarihi değiştirmiş liderleri saklayan Anadolu’nun kutsal toprağına inandık. Mermerimizin yuvasıydı o çünkü, biz de hep saygıyla ve özenle kabul ettik bize verdiğini. Aldık, işledik ve insanoğlunun hikayesinde yeni bir rol için hazırladık. Ülkemiz toprağının sunduğu değer ile yine vatanımızı yücelttik. Efendioğlu ailesinin üyesi yüzlerce emekçi, yarım asırdır bu başarı hikayesi için ter döktü. Nesiller değişirken, biz geleceği yazmak için aynı heyecanla ileriye bakıyoruz.
Binlerce yıldır doğanın hediyesi bloklardan mucizeler yaratan ustalara, saygılarımızla…
Erol EFENDİOĞLU
Yönetim Kurulu Başkanı
Diyerek tüm dünyaya bu mesajı geçmiş, peki şair kısmı nereden gelmiş onu da kendi kaleminden dinleyelim.
EROL EFENDİOĞLU : ”Yıllardır yazmadığım için önce yazamam dedim, sonra yazarsın be Erol dedim. Sen 200’den fazla şiirin altında imzası bulunan bir adamın oğlusun. Yazdım da. Fena da olmadı.
Daha keyifli şeyler yazmak isterdim; Ama yılların yorgunu, kırgını, bıkkını gönlümden böyle geldi, böyle hissettim, böyle yazdım. Yalan yazmaktan daha iyidir. Bu günlerde efkarım tavan galiba?
Diyerek başlamış şiirine bakalım bu haftanın yorgunluğunu Erol Efendioğlu’nun kaleme aldığı bu güzel şiiri hafifletebilecek mi.
BEN GİDİNCE
Dikenli tel çiziği gibi
Acıyacak içleri ben gidince.
Aşikare değil
Kapılarını kapayıp gizli, gizli
Ağlayacaklar ben gidince.
Baba gibi korumalarımı
Adam gibi sarılmalarımı
Tapar gibi sevmelerimi
Deli, deli öpmelerimi
Biliyorum özleyecekler Bursa escort ben gidince.
Fotoğraflarımı, yazdıklarımı silecekler
Ama yüreklere yazdıklarımı
İsteseler de marmaris otele gelen escort silemeyecekler.
Biliyorum ben gidince
Artık hiçbir şey Diyarbakır rus escort bilmeyeceğim.
Erol EFENDİOĞLU