Oğuz, Taşoz adasının 110 km çevresine yayılan doğal güzellikleriyle öne çıkan bir ada olduğunu belirtti. Sahile yakın bir bölgede bulunan Marble Beach sahilinde yaptığı gözlemler sonucunda, adanın Türk işletmeciler tarafından işletildiğini fark etti. Türkiye’de benzer bir projeyi neden gerçekleştirmediği sorusuna yanıt arayan Oğuz, Türkiye’deki çeşitli kısıtlamalardan bahsederek özellikle zeytin kanununu örnek gösterdi. Turizm bölgelerinde madencilik faaliyetine izin verilmediğini ve doğayı koruma prensiplerinin öne çıktığını ifade etti.
Oğuz, Marble Beach’te çektiği bir fotoğraf üzerinden, ormanın içinden çıkarılan beyaz mermerin, zeytin ağaçları ve kumsalın bir araya geldiği ilginç bir manzarayı aktardı. Adadaki bir yatırımcı ile yapılan görüşmede, adanın 500 milyon dolarlık gelirinin turizmden elde edildiğini vurguladı.
Oğuz, çevrecilik anlayışının Yunanistan’da farklı algılandığını ve Türkiye’de benzer bir yaklaşımın nasıl sonuçlar doğuracağını düşündüğünü ifade etti. Yeterli denetim olmadan yapılan madencilik faaliyetlerinin çevreye zarar verebileceği konusundaki endişeleri paylaştı. Ayrıca, madencilerin çevre konusundaki endişelerini iletmek üzere TEMA ile görüşmek istediklerini ancak taleplerinin reddedildiğini belirterek, bu durumu çevre koruma ile madencilik arasındaki çelişki olarak değerlendirdi.
Oğuz, “Her türlü maden altımızda olsun ama hiçbir madenin çalışmasına izin vermeyelim” şeklindeki tutumun çevre konusundaki cehaletin bir yansıması olduğunu ve Türkiye’de çevre gerekçesiyle engellenen fırsatların da söylemlerinin olduğunu ifade etti.