Doğal kutuplaşma kendisini sadece karşılıklı haz etmemeyle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda karşılıklı olarak sosyal mesafenin artmasına –birbirlerine karşı çıkmalarına, aynı kurum ve ortamda beraber yaşamak istememelerine ve hatta ortamlarını ayırmalarına-, kendilerini ve taraftarlarını tartışmasız bir biçimde üstün görmelerine –“ben iyiyim, ben bilirim ben olmalıyım, onlar değil” manasında hareket etmek ile beraber karşılıklı hoşgörü anlayışının azalmasına yol açıyor.
Bireylerin, firmaların, doğal taş sektöründe faaliyet gösteren bütün kurumlarının içerde ve dışında çatışması yerine, “aralarında sektörel ortak çıkarları geliştirerek sektör refahı, geleceğini ve stratejik planlarının hayata geçirilmesi doğal duygusal kutuplaşmanın önüne geçilmesi demektir.
Kurumlarımızın olması gereken davranışı, aralarında birbirlerine yıkıcı saldırılar yapmak değil, uygar bir rekabet içinde, sektörümüzün uluslararası ve ulusal çıkarlarını korumak ve kollamak için yarışmaktır.
Doğal duygusal kutuplaşma amacı sektörel ortamında, “ortak yarar ve ortak mutluluk yaratacak” düşünceler güderek ilişkileri geliştirmek üzerine olmalı.
Ortak çıkarlar yerine “bencil duruşlarda bulunmak, temsil edilen kurumu, sektörümüzü de ve karşısındakine de zarar verir”.
Sektörel temsilcilerimiz birbirleri ile “haksız kimlik rekabet girdabına girerlerse, sadece sektörümüz kaybeder”.
Yani…
Sektörel Duygusal Kutuplaşmada görev ve sorumluluklar kurallarına göre uyulmuyorsa, temsilcilerimizin demokratik hakları işlemiyorsa; piyasada haksız rekabete yol açan uygulamalar geçerli ise; doğal taş sektörümüzün gelecek garantisi yoksa çağdışı bir karmaşa varsa ise gelecek tablosunda kötü bir sonuç ve durum ortaya çıkar:
Böyle bir sektör, böyle bir toplum azgelişmiş olur. Totaliter eğilimler ve uygulamalar derinleşir.
Ekonomik olarak ulusal ve uluslararası ticaret de ve ilişkilerde gerilemeler ve çöküşler yaygınlaşır: firmalar süreklilik arz etmeyen ürün sunumları neticesinde iflas eder, işsizlik artar, gelir bölüşümü bozulur, dış borç yükselir, sermaye dışarı kaçar.
Sorunun temelinde, çağdaş uygarlık ve demokrasi esas alınması: hukuk, ekonomi, kültür, eğitim ve dış ilişkilerde buna göre uygulamaların yapılması yatar.
Bireyin mutluluğundan sektörün toplum yararına işleyişine: sektör kurumlarımızın ulusal çıkarlar için “ortak çağdaş değerleri” esas almalıyız.’’
“Doğal kutuplaşma sayesinde(!) ayakta kalmaya yönelik oluşumlar ve uygulamalara prim vermemeliyiz.’’
Ortak çıkarları çalıştırmak, bu güzel nadide Türk Doğal taş Sektörümüzün tek çıkış yoludur.
Sözün anlamı açık…
“Şu an birbirimizi hırpalamanın, eleştirmenin sırası değil. Gemi batarsa hepimiz batarız. Sığınacak başka gemi de yok! Akıllı olalım, birlik ve beraberlik içinde olalım. Gemiyi, görünen- görünmeyen buz dağlarına çarptırmadan, dalgalarda su aldırmadan, karaya oturtmadan limanına sağ salim yanaştıralım!”
Descartes’in güzel bir sözü,
“Akıllı olmak hiç bir şey değil, önemli olan aklı yerli yerinde kullanmaktır.”
Sağlıkla kalın