Pandemi sürecinin ilk günlerinde hastalananların, ölenlerin ürperten, iç yakan haberleri haftalar içinde, bugünkü, yarınki vakaları ve ne olacağımızı kestirmeye çalıştığımız sayılara sıkışıp kalmıştık.
Ölen ve hastalananların sayıları günler içinde anlamını yitirirken, serbest kalacağımız zamanı tahmin için bakılan hava durumuna bırakmıştı. Oysa o küçük tablolar içinde ne acayip hayatlar ne öyküler, dramlar, acılar gizli!.. onlara dokunsak neler işiteceğiz neler öğreneceğiz.
Bu sayısal ölüm istatistiklerinin seyircisi olmak, hayatta kalmak için hissizleşmenin bir parçası mı? Aynı rakamlara bakıp farklı şeyler hissedip düşünmek mi?… Aynı sanat eserine bakıp farklı hikâyeler yazmak mı?… Aynı fotoğrafı farklı görmek mi?… Bilemiyorum!…
Düne bakarken bugünü mü göremedik. Daha acılarımızı bitirip yok edememişken son zamanlar da yaşanan olaylar, iklimin çarpıcı değişkenliğini orta yere koydu. Hastalıktan kurtulmak için sıcakları beklerken; yaşanan iklim krizi günümüzde daha önce hiç olmadığı kadar kendini hissettirerek deprem etkisi yarattı.
Bunun sonucu olan yangınlar, seller, afetler ise artık hayatımızın bir parçası haline gelmeye başladı.
Küresel ısınma ve onun sonucu olan doğal afetler artık ülkemizde ve dünyada düzenli gündem konuları haline gelmiş durumda. Tam bir felaketler zincirini yaşıyoruz. Karada, havada, denizde, kentte, kırda her alanda artık nefes alıp vermeyi bile güçleştiren akıl almaz olaylarla karşılaşıyoruz.
“Ciğerimiz yanıyor” memleketimiz yanıyor, doğa yanıyor, canlılar yanıyor ve yok oluyor. Ateşin düştüğü evlerden acı feryatlar yükseliyor, bu seslere can mı dayanır…
Bir tarafta orman yangınını hafifletmek için canı pahasına çalışanlar, diğer tarafta yangında tüm varlığını kaybedenler ve yangınla beraber yok olan canlılar varken diğer tarafta farklı düşünce de insanlar da kol gezdi.
Memleket felaketler kuşatması içinde çırpınır durumda. Yangınlar bitmeden hemen arkasından gelen yürekleri yakan orman yangınları yerini tekrar sele bıraktı. Van’dan sonra Batı Karadeniz de sele teslim oldu. Kastamonu, Sinop, Bartın’da çok ağır tablolar ortaya çıktı.
Yüzlerce kayıptan bahsediliyor. Bugüne kadar görülmemiş, tarihin en büyük sel felaketi olarak söyleniyor. Sonuçların giderek ağırlaştığını, bunun da neden-sonuç ilişkisinden bağımsız olmadığını düşünmek lazım. Bu kadar ‘görülmemiş’ felaketin bu denli sık görülür oluşunun nedenleri araştırılmalı diyorum… Belki de biliniyor. O zaman gereken yapılmalı.
İnsanın canı yanınca söyleyeceği de konuşacağı da bitmiyor. Buradan ülkemizde yaşanan felaketlerde o bölgeleri yalnız bırakmayan sektör temsilcilerimize teşekkür etmek istiyorum. Sektörümüzü çevreci olmamakla suçlayan bu konuda ısrarla eleştiren tüm insanların dikkatini çekmek istiyorum.
Doğaltaş sektörünün neferleri felaketlerin yaşandığı bölgelerde yapılan mücadelede onları yalnız bırakmayarak ilk günden itibaren canları pahasına, iş makinalarını, işçilerini, maddi manevi destekleri Bodrum masöz escort ile o bölgeleri yalnız bırakmayarak destek oldular. Gurur duydum, bağrım kabardı, siz doğal taş sektörünün güzel insanları sizlerden Allah razı olsun, rabbim yolunuzu açık, işinizi rast getirsin.
Orman yangınlarında ve sel felaketinde ve corona dan yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralananlara acil şifa, felaketlerden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun İzmit escort bayan dileklerimi iletiyorum.
Esenkalın