BİZİ DÜNYAYA TANITANLAR, BİRDE BİZİ DÜNYAYA REZİL EDENLER!
Duyun Çığlığımızı…
Sayın Cumhurbaşkanım, mermer dünyası o kadar geniş bir aile oldu ki milyonlarca insan artık mermer sektöründen evine ekmek götürüyor, birde makine ve teknoloji gurubu var, yan sanayileri söyleyemeyeceğim bile. Bu rakamlar, eskiden on binlerle, yüz binlerle anılıyordu şimdi, lojistiği, sosyal medyası, amelesi, mühendisi ile milyonlardan oluşan kocaman bir aileyiz. İnsana bir taraftan gurur diğer taraftan hüzün veriyor. Ülkemiz adına gurur vermesi, üretim yapmaktan geçiyor, katma değer üretmekten geçiyor evine ekmek iş-aş götürenlere sebep olmaktan geçiyor. Uluslararası pazarlarda TÜRK DOĞALTAŞ’INI GURURLA TEMSİL ETMEKTEN GEÇİYOR.
Artık birbirimiz den haberimiz yok dercesine büyüdük, o kadar çok büyüdük ki nerdeyse içi boş bir balon gibiyiz, küçük bir iğne kocaman olan dünyamızı yok etmek üzere. Yazımın başlığında BİZİ DÜNYAYA TANITANLAR BİRDE BİZİ DÜNYAYA REZİL EDENLER! Manşetini attım, her ikisini de ispat edeceğim. Etkili ve yetkililer; ellerindeki iğne ile bizim kocaman dünyamızı, kocaman bir balon haline getirip hayatımızı kâbusa çevirmek üzereler, balonun neresinden iğneyi batırsalar hepimiz patlıyoruz.
Afyon, Diyarbakır, Maraş, Muğla, Tekirdağ, Bursa, Bilecik, Adıyaman, Kayseri, Konya, Karaman, Isparta, Burdur, Ankara, Sivas, Antalya, Mersin, Adana, Amasya, Tekirdağ, Marmara adası, İzmir, hepimiz ama hepimiz diken üstündeyiz.
Mevcut hükümetin altını oyan bürokratlar, gelecek hükümetlerinde altını oyarlar. Artık ne zaman üretimden yana olacaklar inanın merak ediyorum.
Bence sorun hükümetlerde değil, bizim seçim yapmamıza gerek yok. Hangi hükümet gelirse gelsin, hangi hükümet giderse gitsin elindeki demir balyozla kafamızı ezen bürokrasinin kafası değişmedikten sonra bu işler düzelmeyecek.
Allah var tüm sektör temsilcileri beni bilir, ben sektörün hakkını vermeyen her bürokrata ‘Sen neyin kafasını yaşıyorsun kardeşim diyebiliyor’ ve vazifemi yapabiliyorum.
Peki ya bu iş insanları diyebilir mi, elbette mümkün değil, sesini çıkarana iğne hazır, yeminle patlamış mısıra çevirir bu bürokrasi kocaman dünyası olan kocaman iş insanlarını.
Geçtiğimiz günlerde tüm STK başkanlarının ortak bir açıklaması oldu. Size ulaştırdılar mı bilemiyorum. O yüzden bu mektubu yazdım. Açıklamanın içeriği aynen alttaki gibiydi.
Türkiye‘deki mermer ve Madencilik Sektörünün Başkanları ortak bir açıklama yaparak, sektörün 2019 yılının ilk çeyreğinde yüzde 9,2 küçüldüğünü, sektörde ciroların düştüğünü, ihracatta da 5 milyar dolardan 4 milyar dolarlara gerilediğini, işletmeleri yarına taşıma sıkıntısının olduğuna dikkat çekerek, “Acil önlem alınmazsa madencilik sektörü S.O.S veriyor. Biz tüm zorluklara rağmen ülkemiz için ‘İnadına Üretim, İnadına İhracat’ inancı ile çalışıyoruz; ancak karşımıza çıkan engelleri ‘Yerli Madencilik’ söylemiyle bağdaştıramıyoruz” açıklamasında bulundular.
Bulundular ama! İnanın sadece temennide kaldı.
“YATIRIM ORTAMI BOZULUYOR!”
Sektörün Türkiye’de yatırım ortamının bozulduğuna vurgu yaparak, orman bedellerinin ödenemeyecek seviyedeki yüksekliği, orman izin başvurularının sonuçlanmasının yıllar alması, güvenlik soruşturmalarının çok uzun sürmesi, her işlem için ayrı güvenlik soruşturması yapılması, Zeytincilik Kanunu’nun madencilik yapılamaz boyutta uygulanması, kamu kurumlarının madenciliğe olumsuz yaklaşımları ve tüm süreçlerin öngörülemez hale gelmesi gibi sorunlardan dolayı madencilik sektöründe morallerin sıfıra düştüğü belirtildi.
Belirtildi ama! Sayın Cumhurbaşkanım hala ortamda bir değişme yok.
“SEKTÖR YÜZDE 9,2 ORANINDA KÜÇÜLDÜ!”
Sektöre karşı hat safhaya ulaşan olumsuz yaklaşımlar nedeniyle madencilik sektörünün 2019 yılının ilk çeyreğinde yüzde 9,2 küçüldüğünün altını çizilen açıklamada, sektörde ciroların düştüğü, ihracatın da 5 milyar dolardan 4 milyar dolarlara gerilediğini, sektörün öngörülebilir olmaktan çıktığını ve işletmeleri yarına taşıma sıkıntısının başladığına dikkat çektiler.
Dikkat çektiler ama! İnanın ilgilenen olmadı.
“İZİN BELGELERİ YILAN HİKAYESİNE DÖNDÜ!”
Mermer ve Madencilik sektöründe 2008 yılında orman izin belgesini 3 haftada alınırken, 2010 yılında bu sürenin 12 haftada, 2012 yılında ise 40 haftada sonuçlandırıldığına dikkat çeken sektör başkanları, günümüzde ise 1 yıl önce yapılan izin başvurularının bile halen sonuçlandırılmayarak adeta yılan hikayesine döndüğünü belirtilerek, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın orman izin belgesi için kendisinin karar vermesi yerine, diğer kurumlara yönlendirme yapar hale geldiğini vurguladılar.
Vurguladılar ama! Diğer kurumlar hala devrede.
“ÖDENECEK BEDEL HAKKANİYETLİ OLSUN”
Madencilik Sektöründe, özellikle izin prosedürleri, mülkiyet sorunları, orman mülkiyet bedellerinin yüksekliğinin madencilik projelerine ve yatırımlarına olan ilgiyi azalttığına dikkat çekilen açıklamada, “Orman izin bedelleri bugün birçok altın madeni projesinde yatırım bedelinin yüzde 50’isini bulacak düzeye gelmiştir. Dünyanın hiçbir yerinde mülkiyet bedeli yatırım bedelinin yüzde 2’isini geçemez. Bugün Kanada, Amerika, Avusturalya ve AB ülkelerinde alınan orman mülkiyet bedelleri bizim yaklaşık 35 katımız daha düşüktür. Bu da ister istemez yerli veya yabancı yatırımcının elini taşın altına koymasına engel oluyor veya gözünü korkuyor. Biz, üreticiler olarak hiç para alınmasın demiyoruz; ödenecek bedellerin hakkaniyetli olmasını talep ediyoruz. Bu sorunların çözümü için birçok alternatif üretilebilir. Biz burada her türlü katkıyı sunmaya hazırız” çağrısına yer verildi.
Bu çağrıya da cevap veren olmadı.
“SEKTÖRÜN EL FRENİ ÇEKİLDİ!”
Mermer ve Madencilik sektörünün kilitlendiğinin, neredeyse faaliyet yapamaz hale geldiğinin altını çizen sektör başkanları, Tarım ve Orman Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı’nın ve bu bakanlıklara bağlı kuruluşların, İl Çevre Müdürlükleri’nin sektöre yaklaşımının işleri her geçen gün daha da zorlaştırdığına dikkati çektiler. Bu yaklaşım yüzünden madencilik sektörünün bu kurumlara derdini anlatamadığını, kendilerini çaresiz hissettiklerini vurgulayan sektör başkanları, sanki madencilik sektörünün el freninin çekilmiş olduğunu savundular.
Savundular ama! İnanın durum değişmedi.
“CEZAİ YAPTIRIMLAR ÇOK AĞIR”
Bir taraftan kendilerinin de sınırsız destek verdikleri “Yerli mermer ve yerli madencilik” söylemi dillendirilirken, diğer taraftan ağırlaştırılan maddi ve cezai uygulamaların “Türkiye’de madencilik yapılması istenmiyor” izleniminin yaratılmasına neden olduğuna dikkat çekilen açıklamada; yeni çıkan her yasa ve yönetmeliğin sektörün yükünü azaltmak yerine, daha da ağırlaştırdığını hatta sektörünün yüklerini kaldırılamayacak derecede arttırdığını dile getirdiler.
Getirdiler ama! Bu konuda da değişme olmadı.
“MİLLİ GÖREV OLARAK GÖRÜYORUZ”
“Ülkemizin yeraltı kaynaklarının çıkarılıp ekonomiye kazandırılmasının milli bir görev olduğunu düşünüyoruz” ifadesine yer verilen açıklamada, “Biz, madencilik sektöründeki ithalattan dolayı her yıl milyarlarca dolar dövizin yurt dışına ödenmesine karşı çıkıyoruz. Unutulmamalı ki, günlük yaşamımızda hava kadar, su kadar insan yaşamı madenler de belirliyor. Sadece ekonomik olarak büyümek için değil, daha sağlıklı ve iyi bir yaşam için de yeraltındaki varlıklarımızı değerlendirmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bu inanç ve bilinçle, topraklarımızın altında işletilmeyi bekleyen madenlerimizi işleterek milletimizin yararına sunmak istiyoruz. Ancak, ne yazık ki, acil önlem alınmazsa, bugün madencilik sektörünün S.O.S verdiğini görüyoruz. Tüm zorluklara rağmen ülkemiz için ‘İnadına Üretim, İnadına İhracat’ inancı ile çalışıyoruz; ancak karşımıza çıkan engelleri ‘Yerli Madencilik’ söylemiyle bağdaştıramıyoruz” denildi.
Yerli Mermer ve Madencilik söylemiyle bağdaştıramıyoruz; dediler amma demekle kaldık.
YENİ YOL HARİTASI HAYATA GEÇİRİLMELİ DEDİLER
Sektörde yaşanan daralma ve küçülmenin önüne geçmek için acil olarak alınması gereken önlemleri belirleyen madencilik sektörü başkanları, önümüzdeki dönemde şu adımların acil olarak atılmasını dile getirdiler.
MADENLER OLMAZSA HAYAT OLMAZ DEDİLER
-“Madenler olmazsa hayat olmaz” görüşünü kamuoyuna anlatmak için etkinlikler yapılacak.
-Madencilik sektörünün cari açığı düşürücü yönü halka anlatılacak.
-Türk ekonomisinin büyümesi ve refahın artmasının ancak öz kaynaklarımız olan madenlerin üretilmesi olduğu yüksek sesle dillendirilecek.
ZORLUKLAR BAKANLARA ANLATILACAK DEDİLER VE ANLATTILARDA
– Tarım ve Orman Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’ndan randevular alınarak sektörün yaşadığı zorluklar anlatılacak ve destek istenecek.
– Madencilik sektörünün tüm kollarından temsilciler 3 ayda bir toplanıp durum değerlendirmesi yapıp çalışmaları değerlendirecek.
Değerlendiriliyor ve yapılıyor amma velakin! Etkili ve yetkilerden gene tık yok…
BİLGİLENDİRME SEFERBERLİĞİ DÜZENLEDİLER
– Sosyal medyada hayatımızda madenlerin önemi anlatılacak. Madenler olmadan halkın refahının artmayacağı, halka basın ve sosyal medya yoluyla anlatılacak, Halk bilgilendirilecek.
– Kamu kurumlarının olumsuz yaklaşımları nedeniyle Madencilik sektörünün kan kaybettiği ve bundan ülkemizin zarar gördüğü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcılığına atanan Prof. Dr. Şeref Kalaycı ve Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğüne atanan Cevat Genç başta olmak üzere Kamuya tekrar anlatılacak.
MADENCİLİK ŞURASI TOPLANACAK
– Ankara’da Türkiye genelinde madencilik sektöründe faaliyet gösteren tüm sivil toplum kuruluşları yöneticilerinin katılımı ile Madencilik Şurası toplanacak. Sayın Cumhurbaşkanımız ve ilgili bakanlar davet edilerek sektörün sorunları paylaşılacak. Dediler
Paylaşılıyor ama! Birde siz birebir dinleseniz çok güzel olacak. Kontrolsüz güç güç değildir. Diyor ve size sesleniyorum Sayın Cumhurbaşkanım, bunca iş aş üreten ve memleketinin bayrağını uluslararası pazarlarda dalgalandırmak için bunca eziyete katlananlar mı?
BİZİ DÜNYAYA TANITIYORLAR YOKSA BUNCA ZULMÜ BİZE REVA GÖRENLERMİ BİZİ DÜNYAYA REZİL EDİYORLAR.
Şimdi işi zorlaştıran bürokratlara sesleniyorum, Allah aşkına siz bir şey yapmayın, sadece herhangi bir 3. Dünya ülkesine gidin ve inceleyin, madencilik nasıl yapılıyor diyerek. Bu zulmü bırakın artık, Amerika’ya, İtalya gidin örnek alın desem, muhtemelen beni batı yanlısı falanca filanca diye linç ettirirsiniz. Hem de kendi sektörüme linç ettirirsiniz. Tarihte bunlar oldu. Bana reklam veren firmalara baskı dahi kuruldu. Bunlar olmadı değil, bir zamanlar savunduğum iş insanlarını tehditle bana karşı doldurduğunuza, hatta kulis yapanlara kadar şahit oldum. Ama o kulis yapanlar şimdi yok. Biz hala buradayız, yarında burada olacağız. Eğer Oturacak bir yeriniz merhaba diyecek bir dostunuz kalsın. Diyorsanız değiştirin bu kafanızı.
Sayın Cumhurbaşkanım
Şimdi işi zorlaştıran bürokratlarısize havale ediyorum. Allah aşkına bürokrasi bir şey yapmasın, sadece herhangi bir 3. Dünya ülkesine gitsinler ve incelesinler, madencilik nasıl yapılıyor diyerek. Bu zulmü bıraksınlar artık, Amerika’ya, İtalya gidin örnek alın desem, muhtemelenbeni batı yanlısı falanca, filanca diye linç ettirirler. Hemde kendi sektörüme linç ettirirler. Tarihte bunlar oldu. Bunlar olmadı değil, bazı bürokratlar tehditle iş insanlarına aba altından sopa göstererek, bize karşı örgütlediler. Hatta bizim için kulis yapanlara kadar şahit oldum. Ama o kulis yapanlar şimdi yok. Biz ise hala buradayız, yarında burada olacağız. Sayın Cumhurbaşkanım Biz bu ülkeyi sevenlerdeniz. Bu yüzden sesleniyoruz. Duyun çığlığımızı, duyun feryadımızı, hep beraber kalkındıralım ülkemizi.
TÜRK MERMERİNİN DÜNYADA HEMEN HEMEN GİRMEDİĞİ TEK BİR DELİK DAHİ KALMAMIŞTIR.
DOLAYISİYLE TÜRK MERMERİNİN ULAŞTIĞI BU NOKTANIN, HER DÜNYA İNSANIN, HER BİRİNİN ÜLKEMİZİN BİRER TURİZM NEFERİNE DÖNÜŞMESİNE KATKIDA BULUNDUĞUMUZ, ÜLKEMİZİ KAZANDIRDIRMAK VE KATKI SUNMAKTAN ÖTÜRÜ ÇOK GURURLU VE DE MUTLU OLDUĞUMUZU SÖYLEYEBİLİRİZ.
Sayın Cumhurbaşkanım Biz bu ülkeyi sevenlerdeniz. Bu yüzden sesleniyoruz. Duyun çığlığımızı, duyun feryadımızı, hep beraber kalkındıralım ülkemizi.
Mehmet Abdioğulları’nın diğer köşe yazılarını okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
Çok değerli kardeşim Mehmet Abdioğulları. Madencilik sektöründe olan sıkıntıları açık yüreklilikle dile getirmenizden dolayı sizleri tebrik ve takdir ediyorum. Bizlerde bu sektördeki sorunların aşılması için her zaman yanınızda olacağımızın sözünü veriyoruz. Susmak ikbal sağlar ama itibar sağlamaz, yanlışa yanlış diyemeyenler de, o yanlışın vebaline ortak olurlar. Saygılarımla. Mehmet Argadal