Baştan söylemekte fayda görüyorum, maden sektörüne bir deli lazımdı galiba o çılgın madenciyi bulduk.
Evet yanılmadınız bu çılgın madenci Rüstem ÇETİNKAYA. Kimi zaman tulumları giyiyor ve ülkemizde akla hayale gelmeyen madenleri gündeme taşıyor, kimi zaman İtalya da bir maden ocağında karşımıza çıkıp dünya madenciliğinden örnekler sergiliyor, Kimi zamanda Lacileri çekip Devletin zirvesiyle görüşüyor.
Köşem sıkıcı olmasın diye araya nükteler atıyorum. Umarım aykırı karşılamazsınız. Hani bir zamanlar şık bir beyefendi görünce ‘lacileri çekmişin’ (Takım elbiseli ve şık görünümlü) kişiye iltifat amaçlı söylenirdi, samimi arkadaşlar birbirlerine iltifat ederlerdi.
Bizim başkanda kimi zaman tulumlarla karşımıza çıkıyor kimi zamanda lacileri çekip karşımıza çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde ise lacileri çekip Cumhurbaşkanlığı nezdinde Maden sektörünün sorunlarını Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet YILMAZ’a anlattı.
Durmak yok, her gün bir yerlerde her gün sosyal medya ve ulusal medyada, her türlü platformda sektör menfaatine koşuyor. Yarın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile uçakta bir yerlere giderken maden sektörünün sorunlarını anlatırsa şaşırmam artık.
Geçmişte bunları da gördük. Kimi şov derdinde idi, kimi koltuk derdinde idi, kimi ise makam ve kariyer peşinde idi… Elbette hakkaniyetle koşanlara lafımız yok. Zaten çalışanı bu sektör biliyor.
Ta ki düzen değişene kadar.
Maden ve mermer sektörüne acil önlem paketi lazım.
Yoksa birçok firma havluyu yere atacak. Bizim tsunamiler kasırgaya dönecek, kim gidecek kim kalacak fırtına sonrası belli olacak. Fırtına şimdilik şiddetini hissettirmedi ama emin olun iliklerine kadar hissedip, iliklerine kadar bu işleri takip edenler var.
O yüzden tsunamiyi iliklerine kadar hisseden, hatta gelebilecek tehlikeleri öngörüsü ile önceden algılayıp bu anlamda ekibiyle bir dizi çalışma yapan birisi var ki hayran olamamak elde değil.
Başkanımla bazı zamanlarda da birçok konuda ayrışıyoruz. Allah ona peygamber sabrı nasip etmiş, sinirlerini aldırmış. Sadece almış olduğu görevine odaklanmış. Çoluk çocuk, ev, aile, iş güç hepsi geride kaldı.
İşte bu yüzden bazı konularda ters düşüyoruz. Lafı fazla uzatmayacağım.
14 sivil toplum örgütünün organizasyonuna karşı bir seçim atlatıldı. Hepiniz hatırlarsınız, iyi veya kötü sektör tercihini yaptı. İstanbul’u biri, Ege’yi biri kazandı, sonra TÜMMER dizayn edildi.
Sonra 14 STK sayısı yanılmıyorsam 16 veya 17’ye çıktı, hoş bu şekilde bu sayı devamlı artacaktır. Neden mi? Nedeni gayet basit.
Şark kurnazlığı olduğu müddetçe, bu tip hareketleri siyaset dünyasında da görmek mümkün. Mevcut sayısala göre gücü kaybetmeye başlayanlar önüne kim gelirse üye yaparak konumunu korumaya çalışırlar. Biz de yaşananda bunun aynısı.
Neyse biz gelelim “Çılgın Madenci, Çılgın başkan..” başlığımızın kahramanına.
Biliyorsunuz Rüstem Çetinkaya zor bir seçim atlattı, karşısında birçok birlik ve sivil toplum örgütü vardı. Ama o son dakikaya kadar yılmadı ve olmaz denileni başardı. Mazbatasını eline aldığında herkes onu intikam peşinde koşar, bunun altında kalmaz, çok zulüm edildi gibi düşünceleri alabildiğine alabora etti. Ama herkes yanıldı.
O kimseyle kavga etmedi, barışçıl ve bütünleyici bir üslup kullandı. Hatta başımızın en büyük belası olan çevreci derneklere karşı pozitif kampanyalar yaparak önce insan, sonra çevre, sonra maden diyerek ortak bir slogan üretti.
Sosyal medyadan ne olacak diyenlere kapak gibi cevap.
İnsan da bizim, çevre de bizim madenci de bizim diyerek tüm madenleri tek tek gezip 1 ve 3 dakikayı geçmeyen kısa filmler hazırlattı. Hem de bu kısa filmlerde kendisi sunum yaptı, sonra İstanbul medyasının sevgi ve güvenini kazandı. Şimdi ise tüm maden sektörü kendisini takdir ediyor.
Yapay zeka, ve sosyal medyaya uyum sağladı.
Elbette ki arkasından konuşulanlar ve kuyusunu kazanlar boş durmuyor, onlar böyle davrandıkça Rüstem Çetinkaya daha da çok çalışıyor. Ekipler kuruyor, komisyonlar belirliyor, ortak akıldan faydalanarak ekip arkadaşlarını onurlandırıyor ve sonuç odaklı gidiyor.
Artık sonuca giden konuları hükümetin en üst perdesine taşımayı başardı.
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı’nda Huber Köşkü’nde devletin en üst düzeyine maden sektörünün sorumluluğunu taşıyarak, Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz ile bir dizi görüşme yaptı.
Bu görüşme de sonuca odaklıydı.
‘Tek Durak Ofis’
Evet devletimizin en üst makamına önerilen proje “Tek Durak Ofis” projesiydi. Yani madenci, tek bir noktadan tek bir ofisten tüm sorunlarının çözülebileceği bir yapı oluşmasından yanaydı. Bu da iletildi. Elbette ki başka konular da konuşuldu ama bu konuları haber olarak işlediğimiz için hepsini tek tek kaleme almıyorum.
Sonuç olarak şunu söylemekte fayda görüyorum, maden sektörüne bir deli lazımdı galiba o çılgın madenciyi bulduk.
Hem maden sektörünü tanıyacak hem konulara hakim olacak hem de medenim kapanır, fabrikam batar diye düşünmeyecek, yeri gelecek Deli Dumrul olacak, yeri gelecek elini masaya vuracak yeri gelecek ülkemizin yaralarını sarmak için en önde koşacaktı.
Ne dersiniz galiba bulduk böyle bir başkan.
Bakalım arkadan oynanan oyunlar mı galip gelecek, yoksa dürüst bir şekilde çıkarsız ve menfaatsiz ülke ve maden sektörünü savunanlar mı?
Mevlam neyler, neylerse güzel eyler. Hoşça kalın dostça kalın.
Mesele tabiki sektörde kaçıncı kuşak olduğu değil kararlı inançlı sektör devrimcisi olabilmektir buda sayın Çetinkaya ya çok yakışıyor