Çevreciler ulusal kahraman ilan edilen ‘Madencilerden’ neden korkuyorlar?Turkuaz Gazetesi

21.11.2024 - 12:36
Mehmet ABDİOĞULLARI

Doğruya Doğru

Mehmet ABDİOĞULLARI

Çevreciler ulusal kahraman ilan edilen ‘Madencilerden’ neden korkuyorlar?

Çevreciler ulusal kahraman ilan edilen ‘Madencilerden’ neden korkuyorlar?
Son Güncelleme :

23 Ocak 2024 - 13:21

Aksiyon yokmuş, sessizliğe gömülmüşüz.

İlk önce köşe yazarımız Yusuf Kanat kardeşim telefon açtı, “Başkanım nasılsın” diyerek. Yusuf, sektörde hareket olmadığını manşetlerimizin boş kaldığını ifade etti. Biraz hareketlenmemizin doğru olacağını düşünerek bizi harekete geçirmeye çalıştı. Elbette ki bu söylemleri tamamen iyi niyetinden kaynaklanıyor. Gazetemizin etkin olmasını istiyordu.

Çünkü biz ne zaman hareketlensek sonuç odaklı hareket ediyor; sektör de bunun meyvesini yiyor ve keyfini çıkarıyordu.

Aksiyon da var, sessiz de değiliz, ama sektörde çalışanlar varken de susmasını da biliriz. O yüzden paniğe gerek yok, aman manşet atmayalım da sektörümüzün işleri rast gitsin. (Elbette ki ekonomik verilere göre konuşmadık ve yazmadık, sektördeki ekonomik daralma veya talep öngörülerini uzmanlara bırakmaktayız. )

Aksiyonu bol günlerden örnek vermek gerekirse iki örnek yeter herhalde!

Afyonkarahisar mermer ocaklarının havza olarak tek “şirketten veya kooperatif” sistemiyle çalıştırılması için zamanın Mermer Daire Başkanı olan Eyüp Yadigar tarafından başlatılan algı operasyonuna püskürtmede başarılı olmuştuk.

 

 

O dönemde Afyon İscehisar Mermerciler Dernek Başkanı kıymetli dostlarım Metin Mercan ve Tümmer Başkanı İbrahim Alimoğlu ile EİBB Mevlüt Kaya ile yapılan güzel bir ekip çalışması ve duyarlı mermercilerin birlikteliği sayesinde bunu aşmayı başardık. Duyarlı mermercilerin başını ise yaşının gençliğine rağmen Osman Uysal çekiyordu, kendisi maden mühendisi olması ve Afyon mermer ocaklarını iyi tanıması sayesinde konuya vakıftı.

 

Çözüm de ondan geldi. Önce Afyon Kocatepe Üniversitesi ile görüşüldü, üniversiteden bazı hocalar projeyi yaparız ama imza atmayız deyince ocak sahiplerinin bu işe aklı yatmadı.. Osman Uysal da kendi hocası olan ve bilgisine güvendiği Dokuz Eylül’deki hocalarını (memuriyetleri devam ettiği için hocalarımızın ismini saklı tuttuk) devreye sokarak sonuca gittiler. Ocağı bulunan tüm mermerciler tam bir ahenk içinde çalıştılar.

Ulusal basını harekete geçirdik.

Elbette ki İstanbul’daki gazeteci arkadaşlarımızın konuya sahip çıkmaları ve oluşturduğumuz birliktelik, sonuca gitmemizde etkin rol oynadı. Sonuçta bu olay, tüm sektörü sıkıntıya sokacakken başlamadan bitti. Elbette ki o gün, ismi geçen ve ocağı bulunan tüm sektör temsilcileri risk altındaydı, çünkü karşıda sağlam bir bürokrasi direnişi vardı. El altından tehditkâr bir tavır sergiliyordu ama mermerciler yılmadı, korkmadı ve Eyüp Yadigar, yadigâr olurken, sektör derin bir nefes aldı.

Turkuaz Gazetesinin amacı üzüm yemektir, bağcı dövmek değildir.

Bunu neden anlattım, en azından tarihe bir not düşelim, yani Turkuaz Gazetemiz ve ekibimiz ne zaman, nerede, nasıl hareket edeceğini bilir. Amacımız hiçbir zaman bağcı dövmek değil, sektörün üzüm yemesidir.  Sektörü kaosa sürükleyecek sansasyonel haberler bizim alanımıza girmez, risk almak gerekirse riskte alırız bundan kaçınmayız, şahsi düşünmeyiz bizim çıkarımızdan daha önemlisi başta ülkemiz olmak üzere sektörümüzün ve Dünya insanlığının menfaatidir.

Bunlara en güzel örnek, sütunlarımıza ve manşetlerimize taşımadan becerdiğimiz işlerdir.

Karaman da, Bağcıyı dövmeden üzüm yedik.

Bu konuyu da yurdumuzun diğer bir kesiminden örnekleyelim. Mesela Karaman ocaklarından. İhbar hattımıza bir mesaj düşmüştü. Bu mesajın içeriğinde Karaman’da ocakları bulunan madenci ve mermerci işletme sahiplerinden yerel yönetimler tarafından hukukta ve kanunda yeri olmayan hatırı sayılır bir para isteniyordu.

Üstelik isteyenler, devlet kurumu ve devlet memurlarıydı. Gazeteci gözüyle baktığınızda tam bir manşetlik olaydı.

Ama bu ülkenin bir ferdi olarak baktığında ise tek bir telefonla çözülebilecek olaydı. Biz manşete çekmek ve meşhur olmak yerine önce telefon hakkımızı kullandık. Karaman’daki en ilgili ve yetkili kişiye ulaşarak, bu işin usulsüz olduğunu, hak olmadığını ifade ederek sonuna kadar madencinin hak ve hukuk arayışında yalnız olmadıklarını ve bu işin takipçisi olacağımızı beyan ettik.

İlgili ve yetkili arkadaşlar konuyu tekrar değerlendirip bizleri bilgilendireceklerini söylediler.

Bu iki gün boyunca Karaman’da ocağı bulunan ne kadar iş insanı varsa hepsi bizi aradı “ne zaman manşet atıyorsun” diyenlere hep “sakin olun biz manşetten çekinmeyiz ama bu işi manşete çekmeden çözeceğiz inşallah”, deyip sabretmelerini öneriyorduk.

İki günün sonunda müjdeli haber geldi.

Karaman’daki konuyla alakalı olan en yetkili kişi, bize bu uygulamadan vazgeçildiğini mermer ve maden sektörüne her zaman yardımcı olacaklarını beyan etti. Biz de kendilerine duyarlılıklarından dolayı teşekkür ederek, her zaman yanlarında olduğumuzu söyleyerek telefonumuzu kapattık.

Bu arada sektörümüzdeki bazı sivil toplum örgüt başkanlarımızla devamlı telefon trafiği yaparak gelişmeleri birlikte istişare ettik. Yani Karaman’da da Afyon’da gösterdiğimiz dayanışma gibi bir dayanışma bizi sonuca götürdü, hem bağcıyı dövmedik, hem de üzüm yedik.

Zalımsın ama lazımsın…

Bazı ihtiyaçlar vardır, Vazgeçemezsin, şifa bulmak için bazı zamanlar, zehir de olsa içmek zorunda kalırsın, yapmak istemediğin bir şeyi yapmak zorundasındır. İşte bu tür durumlar için bizde bir laf vardır, “zalımsın ama lazımsın”. Karaman’daki mermerci dostlar, iyi geçinmek zorunda oldukları bürokratlara bizim üzerimizden gönderme yaparak rahatladı ve sonuca gittiler. Zalımdılar ama lazımdılar, (halk deyimi olduğu için harfleri değiştirmeden yazdık) ne zalimi üzdük, ne de mağdurun boynunu büktürdük.

Şayet bunu yapamasaydık, bürokrasinin ve siyasetçinin iki dudağı arasında kalan mermer ve madenciler tenis topuna döneceklerdi.  Yani sektörün savunucusu olmayı başardık demek istemiyorum ama perde arkasından bize destek veren STK başkanlarımızın sayesinde sektörün sesi olmayı başardık.

Şimdi tekrar bir olay gündemde…

Muğla’da mermerciler ve madencilerin başı her zamanki gibi çevreciler ile dertte.

Fakat bir süredir sektörü temsil edenlerin sesi gür ve sonuca endeksli hareket ettiklerinden dolayı biz de doğal mecrasında bunları duyurmaya çalışıyoruz. Yani sektör, sesini eskisinden daha gür çıkarır hale geldi.

Muğla’daki dostum ve Muğla Dernek Başkanımız Mustafa Ercan bana WhatsApp’tan bir paylaşım yolladı, “artı gerçek” isimli bir yayın organının mermerciyi ve madenciyi çevre düşmanı gösteren asılsız, mesnetsiz iddialar ile doldurulmuş, hatta hedef göstermeye kadar giden bir haberi paylaştı ve “ne yapacağız bunlarla alakalı” dedi.

“Başkanım süreci takip edelim ve sivil toplum örgüt başkanlarımızla istişare edelim, ben konuyu gündeme taşırım ama sonuca gidemeyiz, sizi de haberde ismi geçen şirketleri de boşu boşuna hedefe koymuş oluruz, bu tamamen farklı amaçla yazılmış bir haber” dedim. Sağ olsun Mustafa başkanım da aklıselimden yana hareket eder her zaman, yine öyle yaptı ve bana hak vererek, “tamam” dedi.

Sonra biz olayı mecrasına bıraktık. Olay mecrasında ama mücadele devam ediyor, onu da köşemin ikinci bölümünde vereceğim. Çünkü hep şikâyet alıyorum uzun yazıyorsun diyerek bu sefer kısa yazalım istedik..

 

İkinci bölümde ise ilk çevreci madencilik dediğinde topa tutulan Erol Efendioğlu’nu, hatta hangi sivil toplum örgüt başkanın bu tip haberlere ve çevrecilere karşı hodri meydan dediğini, bu konudan haklı çıkıp çıkamadığını, daha birçok konuyu ikinci bölümde bulabileceksiniz.

 

 

 

Hatta Yetkin Berberoğlu’nun önerdiği “örgütlü hareket örgütlü tanıtım” dediği gibi hareket edebilecek miyiz?

Çevrecilere hodri meydan diyen sektörün deli Dumrul’unu diğer sivil toplum örgütleri destekleyecek mi, yoksa her zamanki gibi yalnız mı bırakacaklar? Hepsini, tüm bu soruların yanıtlarını köşemin ikinci bölümünde bulabileceksiniz.

Sonuç olarak Turkuaz Gazetesi, sansasyondan yana değil, toplum menfaatinden yana olmaya devam edecektir. Bugün ötekileştirilsek de yarın haklı olduğumuz ortaya çıkmaktadır. Bu bize olan güveni daha çok arttırmakta ve katlanarak güçlenmekteyiz. Aldığımız mesajlar, istenen yardımlar, yapılan ortak projeler bunun en güzel ispatıdır. Sektörümüz ne kadar güçlü ise biz de sektörden aldığımız güç kadar güçlü ve onurluyuz.

Hoşça kalın dostça kalın…

 

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız