Yaşam o kadar zorlaştı ki insanlar ekmek, yağ kuyruklarına girer duruma geldi.
Öyle oldu ki, artık insanlar nefes almakta zorlanıyor. Bir market alışverişi yapmak istesek önceden 250 TL harcama yaparken şu anda 1000 TL’den aşağıya çıkmak neredeyse mümkün değil.
Pazara gittiğiniz zaman 5 TL’den aşağıya bir şey bulamıyorsunuz. Akşam saatinde kalan ürünleri satmaya çalışan pazarcı indirim yaparsa o zaman 5 TL altı fiyat görebilirsiniz. Bu rakamları iyimser olarak söylüyorum.
Belki de diyeceksiniz ki herkesin kazancına göre harcaması olur. Evet doğru fakat bizim milletimiz her zaman ayağını yorgana göre uzatırdı, halende öyle oluyor.
Gelelim gelen zamlarda yaşam nasıl olur!..
Bir ailenin harcaması nedir? Çekirdek aile dediğimiz anne, baba, çocuk … Bunlar bir evde yaşıyor, baba bugünkü asgari ücreti alsın. 4.253,40 TL, ortalama olarak söylemek istiyorum; maaşı dağıtırsak Kira 1000 TL, elektrik 400 TL, su 200 TL, doğalgaz 700 TL (günlük 3 ekmek 2 TL’den 30 gün yani bir ay 180 TL) market 700 TL, Pazar 500, eğitime 500 toplam: 4000 TL bu rakamlar en dip rakamlar evin olmazsa olmazları harcamaları. Soruyorum size bu aile nasıl geçinecek, artık toplum ya fakir ya da zengin, eskilerin söylediği gibi orta direk ‘orta halli ‘kalmadı artık.
Bu sefer da işverene ve ihracatçıya bakalım; zor şartlarda ticaret yapmaya çalışarak ülke ekonomisine katkı sağlamaya çalışırken, diğer taraftan istihdama katkı sunuyor. Başka bir boyuttan bakarsak kurda ki dengesizlikler alışverişi etkilerken toplumun ihracatçıya bakış açısı ise ‘ihracatçı kurdan etkilenmedi’ söylemleri haksızlık diye düşünüyorum.
Bu üretici bu ülkede yaşıyor, elektriğe ve mazota yapılan afaki zamdan direk etkileniyor. Küçük bir fabrikanın elektriği zamlardan önce 8 bin ile 12 bin lira arasında geliyorsa anormal seviyede yapılan son zamlardan sonra şu anda bu neredeyse iki katına çıktı. Mazot başlı başına bir sorun zaten… Üretici yaptığı işte sürekli yakıt kullanıyor. Malzeme gelirken, giderken, ihraç edilirken hatta fabrikada üretim aşamasında da yakıt kullanıyor. Siz hesap edin artık, ben bu hesabın içinden çıkamıyorum; pompalar 3 hane den dört haneye geçti, benzin 14,05; Gaz 13,46; Motorin 14,33 insaf arkadaş insaf bu üretici, sanayici nasıl çıkacak bu işin içinden, yarın bu haneler artar mı? Belki de… Tünelin ucu karanlık.
İhracatçılar bu ortamda sipariş almada tedirginlik yaşıyor, sipariş alsa da nasıl üretip teslim edeceğini öngöremiyor.
İhracatçı bu sıkıntılarla boğuşurken artık iş yapmak istemez durumda, Türkiye’ye 2021 yılında 225 milyar dolar döviz kazandıran, 3. çeyrekteki yüzde 7,4’lük büyümeye yüzde 68’lik katkı sağlayan ihracatçılar, döviz kurlarındaki aşırı dalgalanma nedeniyle 2022 yılı için müşterilerine fiyat verememe, sipariş alamama noktasına geldi.
Yüksek kur nedeniyle yapılan zamlar geri alınmıyor. Devlette akaryakıt fiyatlarında beklenen indirimini ÖTV’ye yansıttı. Piyasalar ise bunu baz aldı ve devletin bu uygulamasının arkasına sığındı.
Döviz kurlarında tsunamiye dönüşen dalgalanma, ticarete ve ihracata zarar verir noktaya geldi. Son zamanlarda dalgalanmalar yavaşladı gibi görünse de ufaktan sakin sakin yükselme devam ediyor, bu süreç uzarsa ihracata zarar verecek.
Ülkemizde ihracata dayalı büyüme modeli benimsenmiş durumda. Yatırımları durduracak, istihdamı azaltacak, üretimi düşürecek, ihracatı engelleyecek hiçbir adımın atılmasına izin verilmeyeceğini düşünen ihracatçının artık dizin de derman, cebinde güç, yüreğinde bir aşk kalmadı.
Gelinen noktada sonuç!…
Yapın son asgari ücretteki artış nedeniyle artan beklenti karşısında bir istihdam bunalımı yaşanırken arka arkaya gelen zamlarda bunun tuzu biberi oldu ve bugün bu şartlar istihdamı olumsuz etkiledi ve işçi çıkarma, işçiyi ücretsiz izne ayırma ve işletmelerde küçülme gibi tedbirler başladı.
Ne yazık ki!.. Acil önlem alınması gerekiyor.
Bütün bu değişkenler, belirsizlik ortamı ihracatçının omzunda koca bir yük. Tüm bu yaşananlar ihracat sektörüne büyük bir darbe vurdu.
İstikrarın olmadığı bir yerde güven oluşamaz, güvenin olmadığı bir yerde de hayat devam edemez.