Patladı ama gol kalemize girdi, inşallah geri dönüş olur.
Ekonominin bozuk olduğu şu günlerde, konkordoto ilan edilen firmalar akla gelince Alimoğlu’nuda ekonomik anlamda patladı sanmayın, Alimoğlu sektörü için bir çığlık atıyor, Alimoğlu ülkesinin üretimi için haykırıyor bu yüzden patladı manşetini atıyorum.
Doğaltaş sektörünün sevilen sayılan ailelerinden Alimoğlu ailesi, gerek sektörde gerekse bulundukları tüm camialarda sevilerek, sayılarak anılır ve bilinir.
Kavga ve kaostan uzak bir aile olan Alimoğlu ailesinden, Sevilen sayılan isim İbrahim Alimoğlu ailenin doğaltaş ve madencilik sektöründe üçüncü kuşağını temsil etmekteydi. Dört kuşaktır yaptıkları madencilik ve mermercilik sektöründe pozitif kişiliği ve ılımlı projelerle anılır, çözülemeyen birçok olayın çözümünde aktif rol alırlardı.
İbrahim Alimoğlu Sektörün birçok sivil toplum örgütünde ya başkan ya da üs düzey yöneticilik görevlerini yaptı. Hatta geçtiğimiz yıllarda sektörün üst birliklerinden olan TÜMMER başkanlığını bırakarak, Ege İhracatçı Birlikleri’nde seçime girdi.
Ailenin tarihinde bir ilk olan ve çekişmeli geçen bu seçimi, İbrahim Alimoğlu ve ekibi aldı. Hayatında hiç kavgalı ve gürültülü ortama müsaade etmeyen Alimoğlu, ilk defa böyle hassas bir konuda tercihte bulundu ve birçok dostuyla kötü olmak pahasına, Ege Maden İhracatçılar Birliği Başkanı oldu.
Herkesin bildiği gibi ege havarisi muhalif özellikleriyle öne çıkmaktadır. Lakin Ege Maden İhracatçıları Birliği’nde Alimoğlu gibi bir ismi öne çıkaran muhalif ege havarisi şu ana kadar beklediği muhalefeti göstermemiş, işleri ince ince götürmeyi tercih etmişlerdi.
Taki Alimoğlu’nun bu çığlığına kadar.
Cumhurbaşkanlığı yakın bir aile istediği zaman istediği bürokratla görüşebilme imkânına sahip. Sanki elinde maymuncuk anahtarı var. Alimoğlu isteyince bütün randevular, bütün kapılar sonuna kadar açılıyordu.
Anlıyoruz ki böyle olmasına rağmen bıçak kemiğe dayanmış.
Cumhurbaşkanlığına yakın bir isim olan ve muhafazakâr kimlikleriyle her yerde itibar gören bu ailenin yeni vitrini İbrahim Alimoğlu olmuştu.
Korana gibi ciddi bir rahatsızlık atlatmasına rağmen sektörün ve toplumun sorunların zirve yaptığı bir dönmemde aldığı başkanlığı usulet ve suhuletle bu güne kadar sabırla getirmeyi başardı.
Böyle sabırlı bir insanı patlama noktasına getiren faktörler neydi, ömrü boyunca bir karıncayı dahi incitmeyen bu insan, ne oldu da patlama noktasına geldi.
Alimoğlu’nun çığlığı tüm sektörün haykırışıdır.
Ben ebetteki haydarın hakkını haydara vereceğim, geç kalmış bir haykırışta olsa Alimoğlu’nun bu haykırışı aslında tüm sektörün bir haykırışıdır.
Hal böyle olduğu için alelacele bir manşet atıp ta, tozlu arşivin raflarında yer almasını istemedim.
Ankara bürokrasisi madenciliğin altını oyuyor.
Alimoğlu bunun çığlığını atıyor ne demiş Alimoğlu hep birlikte bir göz atalım.
Basına dağıtılan demeç aynen aşağıdaki gibidir, virgülüne dahi dokunmadan yayınlıyorum.
‘Artık maden ruhsatlarımızı Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan mı alacağız?
2024 yılında her ay ihracat rekorları kıran Egeli madenciler, Orman Kanunu’nun 16. Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmelik değişikliğinin madencilik faaliyetlerine büyük sekte vuracağını ifade ederek tepki gösterdi.
Madenciler olarak orman alanlarının sadece binde 3’ünde maden arama faaliyetlerinde bulunduklarını dile getiren Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı İbrahim Alimoğlu, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ormanlarla ilgili bütçesinin yüzde 50’den fazlasının orman bedelleri aracılığıyla Türk madencilik sektöründen tahsil edildiğine dikkati çekti.
“Orman yollarını biz iş makinelerimizle açıyoruz, orman yangılarında, depremlerde tüm gücümüzle sahada yer alıyoruz” diyen Alimoğlu, “Gelişmiş toplumlara baktığınız zaman madenlerini azami seviyede ekonomiye kazandırdıklarını görürsünüz. Gelişmişlikle madenlerin toplumların hizmetine kazandırılması arasında doğru yönlü bir ilişki vardır. Biz hem gelişmiş toplum olmak istiyoruz hem de madenlerin ekonomimize kazandırılmasının önüne engeller koyuyoruz. Bu mantıkla ilerleyemeyiz” diye konuştu.
Söz konusu değişiklikle, madencilik sektörünün geleceğinin tamamen Orman İdaresinin insafına bırakıldığını ifade eden Alimoğlu, “bu şartlarda bizim madencilik faaliyeti yapıp yapamayacağımıza Orman İdaresi karar verecek gibi görünüyor, artık maden ruhsatlarımızı da onlardan mı alacağız?” şeklinde serzenişte bulunarak; değişikliğin ivedilikle geri çekilmesini talep etti.
Bütün hayatımız Maden; bizler sektör olarak önce insan, sonra çevre daha sonra sürdürülebilir mottosu ile ülkemize ihracat ve istihdam olarak katkıda bulunduğumuz halde bunca engellemeye inanamıyorum.
Alimoğlu; madencilik faaliyetlerinin, ekonomik değer yaratabilecek bir madeni çıkarmak için büyük sermaye gerektiren uzun vadeli ve riskli yatırımlar olduğunu, dolayısıyla devletin bilakis destekleyici, cesaretlendirici ve özendirici olması gerektiğini ifade ederek “Yönetmelik değişikliğinin yaratacağı olumsuz süreçten sadece biz değil, bizim çıkardığımız madenleri girdi olarak kullanan diğer sanayi sektörleri de etkilenecek. Bizim faaliyetlerimizin sekteye uğraması, zincirleme etki yaratarak, diğer sektörlerde de üretimin ve ihracatın azalmasına, istihdamda gerilemeye, sektörlerin ithalata yönelmesine ve doğal olarak cari açığın artmasına neden olacak. Dolayısıyla, ülke ekonomisini derinden sarsılacaktır” şeklinde konuştu.’
Evet demeç böyle, Alimoğlu elini masaya vurdu.
Peki Alimoğlu neye karşı çıkıyor birde buna bakalım.
Maden yasasının 7442 sayılı Kanunun kapsamında Orman Kanunu’nun 16’ncı maddesinde yapılan değişiklik sonucunda verimli orman alanları tanımlandı. ‘’Stratejik öneme haiz olmayan kalker, mermer gibi madencilik faaliyetlerine verimli ormanlarda izin verilmesine kısıtlama getirilerek her alanda izin verilmeyecek’’
Diyerek konulan bu ince cümle, maden ve mermercilik sektörünü tam manasıyla orman bakanlığındaki iki bürokratın dudağından dökülecek evet veya hayıra mahkum etmekten başka bir şey değil.
Allah için bu iki bürokratın vicdanına kalacak.
Pozitif olalım, çözümcü yayın yapalım dedikçe memleketin dibine dinamit döşeyen bir bürokrasi ile karşı karşıya kalıyoruz. Umarım bakan ve bakan yardımcıları bu oyunu bozar.
Alimoğlu ailesi gibi sabırlı bir aile bile yoldan çıkıp, patlıyorsa bizde derviş falan değiliz. Sektör can çekişirken seyircide değiliz. Bence sektör adına bu açıklama yeni bir başlangıç olacak.
Egenin muhalif duruşu sanki gün yüzüne çıkacak gibi. Her ne olursa olsun, arslanları, üstüne basarak söylüyorum, arslanları kedilere yem yapmayacak kadarda objektifliğimizi korumaya devam edeceğiz.
Sırf muhalif oldu diyerek adı bizde saklı kalan kardeşlerimizin maden ocaklarına yapılan haksız uygulamaları da gündeme taşıyacağız, amma ocakta köfte var her şeyin vakti var. Sizlerde kimin muhalif olupta ocaklarının açılmadığına ben kadar şahitsiniz. Amma dedik ya her şeyin bir vakti var.
Bu kanun bu madde geri alınıncaya kadar Alimoğlu dik duruş sergiler ve bu davadan vaz geçmez, bakalım ben kanun yapıcıyım, ihracatçılar işine baksın, bizde işimize bakalım diyerek ortada gezenler, bu kanun çıkarken, bu gol kalemize girerken neredeydi çok merak ediyorum. Alimoğlu ile onlarda aynı duruşu gösterebilecekler mi, sabırla izleyeceğim ve bu konunun takipçisi olacağım.
Ülkemin kalkınması ve sektörümüzün önünün açılması için çıkar ve menfaat guruplarına karşı olan duruşumuzdan bir gram vaz geçmeden mücadelemize devam edeceğiz.
Elbetteki pozitif ve uzlaşılabilir olmaktan da vaz geçmeyeceğiz, amma velakin, deli deliyi gördüğünde sopasını saklarmış misali tetikte olacağız.
Çünkü bu kadrolar her dakika her saniye işi çirkefliğe bulaştırmaya hazır, pusuda bekliyorlar. Bunlar işlerine gelmeyenin ocağını da kapatırlar. İşine gelmeyenin Ocağına incir ağacı da dikerler. Benden uyarması, hoşça kalın dostça kalın.