BİR VARIZ, BİR DE YOKUZ…
Meslektaşımızı Kaybettik, Başımız Sağ Olsun…
Her canlının yaratılışında olduğu gibi insanoğlu da doğar, büyür ve ölür. Hayratım boyunca hastaneleri hiç sevmedim, hatta önünden dahi geçmek istemem, çünkü bana acı verir ve canım yanar. Hayatın gerçeği olduğunu elbette biliyorum, fakat nedense bilmeme rağmen canım yanar.
Geçtiğimiz ay çok sevdiğim ve değer verdiğim bir insanın ölüm haberini aldığımda canım yandı ve çok üzüldüm. Raif TÜRK başkanımızı kaybetmişiz, kabullenilmesi zorda olsa bir an öğrendiğimde dondum kaldım, saniyelik nefesim kesildi.
Doğaltaş sektörüne katkısı oldukça fazla olan rahmetli Raif başkanım, sektörde sevilen bir insandı. İnsanlar ona bakarken saygı ve hürmetle yaklaşırdı. Çünkü o insanları seviyordu ve değer veriyordu. Kim olursa olsun dinlerdi ve kırmadan konu hakkında bilgilerini yaşanmışlıklarını paylaşırdı.
O Bir Gazeteciydi,
O Bir Meslektaşımızdı,
O Bir İş İnsanı,
O Bir Raif Abiydi,
O Çocukların Raif Amcasıydı.
Raif Başkan dalgalı bir denizi andıracak kadar hareketli yapıda bir insandı. Yerinde duramayan içi kıpır kıpır yaşam doluydu. Zeki bir insandı bu hareketli yapısının altında sakin bir düşünceye sahipti. Verecek olduğu kararlarda zekâsını kullanır mantıkla yola çıkardı. Meslektaşlarına verdiği değeri gözlerinin içindeki ışıltıdan hissedebiliyordum. Çoğu defa bir araya gelip sohbet etme şansı yakalamıştım. Konuşurken keyif alırdım, bilgisinden faydalanırdım. Hiçbir zaman incitmemiş hatta ‘iyi misin?’ diye hatırımı soran tek insandır. Ailesini sever, eşine değer verirdi.
Bakın Raif Türk nerelerden gelmiş.
Hayata, dağ ile ova arasında yerleşmiş bir köy yerinde gözlerini açmış. Öğretmen olma hayali olan TÜRK altı yıl yatılı olarak öğretmenlik eğitimi aldıktan sonra öğretmen oldu. Hayallerini kurduğu öğretmenliğini dört ay yaptı ve gazetecilik yapmak üzere mesleğini bıraktı. Gazetecilikte onun için öğretmenlik kadar önemliydi ve hayaliydi. Bu mesleğini keyifle ve özveriyle yıllarca sürdürmüş, başarılı haberleri ve yazıları ile dikkat çekmişti.
Okumaya doyamayan hedeflerine hep yenilerini ekleyen Raif Türk; hukuk fakültesi okumaya karar vererek sınavlara girdi, az bir puan eksiklikten dolayı hukukçu olamadı, ama ön kayıtla işletme okudu. Tabi bunları yaparken gazeteciliği de bırakmamıştı 20 yıl boyunca haber peşinde bir fiil koştu ve ayrıca gazetelerde yöneticilikte yaptı.
Gazeteciliğe ara verdiğinde yakın köylerden vatandaşlar eline bazı taşları alıp gelmiş. Bu taşların maden olup olmadığını sormaya başlamışlar. Vatandaş da ki düşünce Raif Türk gazeteci olduğundan dolayı araştırır diye düşünmüşler. Israrlar karşısında dayanamayan Türk kendisini dağlar da maden arar bulmuş. Arazide ilk tanıdığı maden, maalesef asbest olmuş. MTA’ya götürerek incelettirmiş, kanserojen madde içerdiğini öğrenince şaşırmış. Çünkü Asbestin kansere yol açtığını yazan ilk gazeteciydi. Dolayısıyla böyle bir işe girişemezdi; asbetten sonra kromla, daha sonra mermerle tanışan Türk vatandaştan tepkiler almaya başlar ve dedikodularda kulağına geliyordu.
“Taşla uğraşılır mı? Taş kimi iflah etmiş” gibi sözler sarf eden bir çevreye sahip olsa da Raif Türk umutlarını kaybetmeyerek mücadele ruhu ile savaşarak, 1987 Eylül ayında ilk ocağı Kulp’ta açtı. 1988 Şubat’ında DİMER’i kurarak ihracatla ülke ekonomisine döviz girdisi sağlayan ve çok sayıda istihdamla insanların ekmek kapısı olmayı başardı. Dimer yaptığı ihracattaki başarıları ile sektörde ilk sıralarda yerini aldı.
Sanayi yatırımlarıyla takdir toplayan sayın başkanım Raif Türk Ülkenin geleceğinin gençlerde olduğunu biliyordu ve yatırımlarıyla eğitime destek vermeye başladı ve bir okul yaptırdı.
Açılışta yaptığı konuşma çok hoşuma gitmişti; yürekleri titreten bir ses ile çocukların, öğrencilerin geleceğimiz olduğunu tüm insanlara haykırmıştı.
“Hayatımda hiçbir şey bu okulu çocuklarımıza kazandırmak kadar bana engin bir coşku vermedi”
Açılışta yaptığı konuşmayı sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum. “Hayatımda yaptığım ve çoğu dostumun başarı diye övdüğü hiç ama hiçbir şey bu okulu çocuklarımıza kazandırmak kadar engin bir coşku vermedi bana. Çünkü ülkemizin bütün çocukları bizim çocuklarımızdır ve aynı zamanda geleceğimizdir.
Tadını, gençliğimde ilk Dicle İlköğretmen Okulu’nda tattığım ve bugüne kadar hiç unutmadığım öğretmenlik aşkı, bu cesaretle bana bunu yüreğim taşarak söyletiyor. Eğitimin amacı bilgili, insanlık değerlerine duyarlı ve üretken insan yetiştirmektir.
Çok şanslıyım ki okul ve eğitimin önemini çok iyi anlayan bir babanın evladıyım.1948 yılında köyümüze okul yapılacağı haberi üzerine babam okul yerleşkesi için bağından arazi bağışlamış. Bu gururu yaşayarak büyüdüm.
Bugün daha iyi imkânlarım var ve kurucusu olduğum, oğlum Aziz Erman’ın başkanlığını yaptığı Dimin A.Ş. yönetimi de bana bugün birlikte yaşadığımız bu sevinci tattırdı. Huzurlarınızda kendilerine teşekkür ediyorum. ”derken gözlerindeki sevinci ve mutluluğunu herkes hissetmişti.
Uzun zamandır hastalığından haberdardım. En son sektör ile alakalı bir konu üzerine aradığımda Raif abi telefonumu hemen açtı, hal hatır sorduktan sonra biraz konuştuk. Konuşmasında biraz zorlandığını hissettim ve dedim ki ; “ Sayın başkanım sizi yormayayım, sonra tekrar görüşürüz, siz iyileşin daha uzun sohbet ederiz” demiştik fakat bu nasip olmadı.
Önceden karaciğer rahatsızlığı tedavi süreci devam ederken, kalp rahatsızlığı nedeniyle Ankara’da kalp kapakçığı değiştirilmek üzere yapılan ameliyatta hayatını kaybetti. Sektörümüzün duayeni, sevilen ismi, abimiz RAİF TÜRK aramızdan ayrıldı. Üzgünüm;
73 yaşında aramızdan ayrılan rahmetli Raif Türk’e Allahtan rahmet, ailesine, sevenlerine, doğal taş ve gazeteci camiasına sabırlar diliyorum.
6. Bursa Uluslararası Blok Fuarı Hayırlı olsun
Bu yıl 6. Düzenlenen fuarın açılışı 23 Kasım tarihinde yapıldı. 4 gün sürecek olan fuar her geçen yıl kendisini yenileyerek ilerliyor. Sektörde alanında tek olan fuarı olması sebebiyle ülkemizde ve diğer ülkelerden dikkat çeken bir Pazar konumunda. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası doğru bir karar vererek; Tüyap ile ortaklaşa düzenlediği bu fuarın en büyük destekçisi oldu. Çünkü sanayicilerinin yanında olup, pazar arayışlarında pay sahibi oluyorlar; kendilerini kutluyorum.
İkinci bir itici kuvvette; İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) den geldi, fuara doğal taş alım heyeti organizasyonu düzenleyerek destek verdi. 30’u aşkın ülkeden 250’den fazla iş insanı davet etti. Böylelikle üreticiler, ürünlerini tanıtarak yeni pazar yakalama fırsatı yakalayacak.
Üçüncüsü de; Maden Mermer Üretici ve Sanayici İş Adamları Derneği (MADSİAD) oldu. Başından bugüne fuarın oluşumunda ve yol yürümesinde anahtar oldu.
Dördüncüsü diyeceğim ama aslında en büyük etken; Fuarın Babası, anası, fikir babası Erol Efendioğlu’nun şahsıdır. Çünkü bu projeyi birlikte ilk defa paylaşıp konuşmuştuk. Fikir istişareleri yapılmıştı. Kendisini buradan tebrik ediyorum, ellerine sağlık. Bursa esnafı, Bursa doğal taş sektörün bu fuar için tek ve yekvücut oldu. Birlikteliği gördüğüm tek yer. Fuar sektörümüze hayırlı uğurlu olsun, bol kazançlar diliyorum.
Çok güzel bir anlatım tebrikler