2020 yılı sıkıntılı bir yıl oldu. 2021 ise; bu sıkıntıları devam ettirerek dağ gibi büyüdüğü berbat bir yılı yaşatmaya devam ediyor. Yaşanan bu sıkıntı sadece evimize yansımadı. Ülke ve dünya genelinde oldukça hissedilir bir sorun yumağı oluşturdu.
Kimileri aç bitap sokaklarda gezerken, kimileri de aldığı maaşı ucu ucuna yetiştirmeye çalışıyor. Bazıları da üzerinde ki sorumlulukların rahatsızlığını hissedercesine ay sonu yapacağı ödemeleri düşünürken sağlığından oluyor.
İş verenlerin ödemelerin den önce ilk düşündüğü ise; alnı terleyen işçilerinin maaşlarını ödeyememe korkusu yüreğine hançer gibi saplanıyor.
Pandeminin getirdiği yasaklar da alınan tedbirler Sağlık Bakanımız tarafından iyi yönetilirken, getirilen yasaklardaki esnafın ve sanayicinin çalışamamasından dolayı ekonomide yaşadığı sıkıntı insanın nefes almasını zorlaştırdı. Evet, bazı iyileştirmeler ve tedbirler kapsamında devletimizin aldığı tedbirler neticesinde sokağa çıkma yasağı ile evde kal Türkiye dedik. Ama vatandaşın yürüyen taksitleri, şahıs ödemeleri, Vergi ödemeleri, SGK ödemeleri, Elektrik, Su, Doğalgaz, Telefon vb. ödemeleri hiçbir zaman durmadı, pandemi tedbirleri kapsamında devam etti.
Kimsenin kimse nominin ve ticaretin hızlanması, konteyner talebini tetikleyecek gibi görünüyor.
Lojistikçiler, bir yandan mevcut kapasiteyi artırmak için yatırımları hızlandırırken, diğer yandan yaşanacak yeni arz sıkıntısının, az hasarla atlatabilmek için çözüm yolları aradıkları görünüyor.
Aşılamanın verdiği moralle şimdiden birçok batı ülkesi; Satın alma yöneticileri endeksleri, özel sektör şirketlerinin aylık anketlerinden elde edilen ekonomik göstergeler tarihi rekorlar kırıyor. Bazı sektör temsilcilerinin deyimi ile normalleşmenin başladığı bu ülkelerde “intikam alışverişleri” yaşanıyor.
Küresel ticarette asıl büyük hareketin ise 2021’in ikinci yarısından başlayarak, önümüzdeki iki yılda artarak devam etmesi beklenirken; bu gelişmeleri takiben konteyner talebini daha da artıracağı görülmektedir.
Konteyner Krizi nasıl başlamıştı? 2020 yılı 3. çeyreğinde pandeminin ilk dalgası sona erince ABD’de bir talep patlaması olmuştu. 2. çeyrekten itibaren normalleşen Çin ise bu talebi karşılamak için, konteyner armatörlerinin de desteği ile Transpasifik hattına yüklenmişti.
Sonrasında ABD’de ikinci dalganın ortaya çıkması ve bu ülkeye giden dolu gemilerin uzun kuyruklar halinde limanlarda beklemesi ve boş konteynerin geri dönememesi ile dünyada konteyner sorunu yeniden ortaya çıkmıştı.
Bu konteyner, ekipman sorununun 2022 yılına kadar çözümünün zor olduğu kanısındayım. Hatta sorun bitmeyerek üzerine tekrar sorunların bineceğini düşünmekteyim. Çünkü ABD de yaşananlar ve AB ülkeleri ile Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler pandemide uzun süre yaşanan kısıtlamalardan sonra normalleşme sürecine girilmesi ile yeni bir talep patlamasına neden olacak olmaya da devam edecek. Bu talep patlamaları zaten bugüne kadar süren ve devam edecek olan boş konteyner sorununun daha da artmasına neden olacak.
Navlunda Eskiye Dönüş Zor
Boş konteynerde yaşanan arz sıkıntısının etkisi ve rüzgârı ile bazı önemli rotalarda navlunun son 1,5 yılda üç kattan fazla artmasına neden olmuştu. Uzakdoğu-Avrupa hattında konteyner navlunu 9 bin dolara yaklaştığını duydum. Transatlantik ve Transpasifik rotalarında da navlunun iki kattan fazla artması ihracatçıyı düşündürüyor.
Müşteri talepleri ve maliyetlerdeki artışa bağlı olarak yaşananlara bakıldığında konteyner navlununda düşüşün yakın zamanda mümkün görünmediğini söyleye bilirim.
Navlunlardaki dengelenme, belirsizlikleri ile birlikte son dönemde de artış trendini koruyan maliyetler bize gösteriyor ki!… Eskiye dönüşün zor olduğunu.